Hiç gitmemiş ama kokusu burnunda tüten bir Erzurumluyum ben. Dadaşlar diyarı diye tanımlanan, Türkiye’nin kalesi. Küçükken gittiğim söylenir, hatırlamam ama hissederim. Erzurum deyince ‘Tey tey’ nidaları yükselir içimde. Herkesin içinde vardır memleketine karşı beslediği bir duygu. Bende çocukluktan gelir bu diye düşünüyorum. Erzurum, denilince bile içimde bir coşku oluşur, anlatamam bunu ancak yazdıklarımda hissettirebilirim. Bir de türküleri vardır ki aman aman. Dinlerseniz anlayacaksınız. Tabi burada, hiç gitmemiş biri olarak sen ne anlatıyorsun yahu? diyebilirsiniz. Olsun ben bildiklerim ile memleketimden bahsetmek istiyorum biraz. Tabi ki Doğu kültürünün getirdiği çoğu şey mevcut. Ne sayabiliriz diye bahsetmeyeceğim fakat vazgeçilmez bir yemeği olan, Cağ kebabı örnek gösterilebilir. Çok severek yerim ve yenilir de bunu bizzat götürdüğüm arkadaşlarımın görüşlerinden harmanlayıp söylüyorum. Bir yiyen bir daha durduramıyor kendini (diyet yapanların yememesi önerilir…). Tabi ki şaka yapıyorum, Cağ kebabı için bütün diyetler bozulur, bundan emin olabilirsiniz. Daha sonra bir de tatlısı vardır ki, başa bela bir tat olan Kadayıf Dolması… Çok şerbetli bulabilir, beğenmeyebilirsiniz canım ne olacak ben sadece söylüyorum, konu yemek olunca kendimi tutamıyorum ne yapayım doğamda yok maalesef. Çok mu yemekten ilerledik yahu, ne dersiniz biraz ara mı versek, karnım guruldamaya başladı biraz… Biraz Erzurum’u gezelim, tanıyalım diyorum. Tabi ki bilmiyorum fakat okuyarak ve bir Erzurumlu olarak bildiğim anlatabileceğim birkaç yer ve ünlü şahıslar mevcut. Kimden veya nereden başlasak? Girelim yahu Nene Hatun’dan. Erzurum’un halk direnişinin simgesi olan Nene Hatun yahu yanlış duymadınız. Sabah ezanında Erzurum’u Rusların işgal ettiğini duyduğu anda taşıyla, sopasıyla mücadeleye giren bir kadın. TÜRK KADIN KAHRAMAN. Gel gelelim Nene Hatun ile bitmiyor. Tabi ki edebi göz ile bakarsak birde Erzurumlu Aşık Emrah. Tabi ki Aşık Edebiyatı çoğunlukla Doğu illerinde yapılır fakat bu illerde en yaygını Erzurum’dur. Edebiyat ile arası olanlara duyurulur. Tabi ki enlerden bir tanesi de türkülerdir. Türkülerimiz bana göre namusumuzdur. Türküler ile doğmuş, türküler ile değişecek ve gelişecek bir ülkeyiz benim fikrimce. Dinleyiniz, dinletiniz.
Düzeltme
Geçen cumartesi günü yayınlanmış olan yazımda bir kitaptan bahsetmiştim. İsminde bir yanlışlık yapmışım daha sonra düzeltip tekrar yayınladım, böyle bir hata olduğu için sizlerden özür diliyorum.
Önerilen
Unutmayın ki bende her türlü öneriyi kabul ediyorum, yorumlarınız ile bunları iletebilirsiniz.
Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Değirmencioğlu – Yüce Dağ Başında (kesinlikle dinlemenizi öneririm, mutlaka bir memlekete havası alıyorsunuz)
Eleştirebileceğim bazı kurallar getirilmiş. Bunlara değinmek istiyorum biraz. Yazdığımız bu sitede bana göre bir kişi üzerinden onlarca veya iki üç kişi değerlendirilmemeli. Otomatik olarak yazı paylaşımı kaldırılmış, kontrol ettirmek isteyen isterse ettiriyor. Bana göre bu insanları tamamen yazmaktan soğutur ve bir ilerleme kaydettirmez. Fikir Kazanı sitesinden ricam, bir anca önce bu işe başka bir çözüm bulmasıdır. Teşekkür ediyorum
Derbi istediğim gibi olmadı
Sabri Sarıoğlu ve Volkan Demirel Fair-Play esaslarının tamamen dışına çıktı ve birbirlerine selam bile vermeye tenezzül etmediler. Ne zamana kadar sürecek aranızda ki bu husumet? ayrıca 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda bu tarz görüntülerin olması, insanları da çocukları da futboldan soğutuyor. Biliniz.
Aynı gün Sosyal Medya’da karşılaştığım bir videoyu da aktarayım size. Galatasaraylı çocuk taraftar yenildikleri için üzgün ve ağlıyor, onu televizyonda ki programdan gören bir Fenerbahçeli çocuk taraftar ise hem ona üzülüp hem de ekrandan gözyaşlarını silmeye çalışıyor. Boşuna demiyoruz, dünyayı çocuklar yönetsinler diye. Siz bu minik taraftarlara bu görüntüleri yaşatamazsınız. Unutmayın ki sizin bir görevinizde futbolu ve sporu sevdirmektir.
Tabi ki yukarıda o kadar Erzurum’dan bahsetmişken günün sözünü Erzurum üzerinden yazmamak saygısızlık olur.
Günün Sözü
“Dadaşa diz çöktürecek tek şey, yerdeki ekmek parçasıdır.”
Anonim
1997 yılının Ekim 7 günü dünyaya gelmiş minicik bir bebektim. Eğlenceli yıllardan geçerek ilkokul yıllarına geldim. 7. sınıfa kadar Ataşehir Ali İhsan Hayırlıoğlu İlköğretim Okulu, son 2 yılımı ise Feneryolu Mustafa Aykın İlköğretim Okulun’da tamamladım. Sınavları başarı ile tamamlayıp lise hayatına atıldığımı söyleyemeyeceğim. Herkes gibi orta derecede bir sınav ile Erenköy İntaş Lisesinde öğrenimimi gördüm. Tabi ki liseye giriş sınavım çok iyi olmasa da, lise hayatım başarılı geçti. İlköğretim dönemimden bu yana oynadığım amatör futboldan dolayı spor hayatına yöneldim. Üniversitede bu bölümü okumak istedim fakat nasibimde Üsküdar Üniversitesinde İletişim Fakültesi okumak varmış. 2016 yılında büyük bir korku ile başladığım bu fakültede gerek çalışmalar, gerek projelerle uzun bir yol katederek ilerlediğimi ve bir nebzede olsa korkumu yendiğime inanıyorum. Bloglar, siteler, reklam filmleri,reklamcılık,haber spikerliği, gazetecilik gibi her alanda kendimi birazda olsa geliştirmek istiyorum ve bunun için daha fazla emek ve zaman harcayarak ilerliyorum. İlk adımımı atmaya Qoshe sitesinin Fikir Kazanı kısmında köşe yazılarımı profesyonel olarak yayınlayarak başladım, çeşitli senaryo deneyimlerinde bulunduk arkadaşlarımızla birlikte, haber spikerliği yapıp reji kısmında da bulundum. Kısaca hayatımı özetlemek gerekirse bu olaylar ve yaşanmışlıklar zincirinden ibarettir. Bu site ile birlikte güzel şeyler yapabileceğimize eminim.