Tüm inançların kendilerine özel gün ve bayramları vardır.
Bizde pek çok gün ile Ramazan ve Kurban Bayramı kutlanır.
İki gün sonra Ramazan Bayramı.
Dini bayramların kutlanışlarını hep düşünür çokça ‘niçin’ sıralarım.
Niçin:
*İnsanlar oruç tutar ve kurban keserler.
*Herkes en yeni kıyafetlerini giymeye çalışır.
*Çocuklara ‘bütçeye uygun’ yeni kıyafetler alınır.
*Yoksullara yiyecek, bağış ve para verilir.
*Çadırlar kurulup ‘bedava aş’ sunulur.
*Bilmem kaç gram kurban et dağıtılır.
*…
Liste böyle uzayıp gider. Ben sorunların temelinde yokluk ve yoksulluk olduğunu düşünerek, kendime fısıltıyla derim ki:
Kimi ‘günah çıkarmış’, kimi beş-on kuruş almış sevinmiş, kimi de birkaç öğün doymuş!
Mutlaka sizin de buna benzer belki de daha öfkeli fısıltılarınız vardır.
Bu fısıltılar toplumun ortak dili olmadıkça, çözüm de çare de olamaz!
Bunun için yokluk-yoksulluk çaresiz-çözümsüz kalarak devam eder!
Bunun için haksızlık, hukuksuzluk, hırsızlık yapanlar tükenmez!
Dileğm: yokluk-yoksulluk-çaresizliklere kalıcı çözümler bulunmasıdır.
* * *
AKP 2002’den beri yapılan tüm seçimleri kazandı ve iktidarda kaldı.
Ancak bu iktidar 2015 yılından beridir, tekçi bir anlayışa yöneldi ne çoğulculuk ne uzlaşı ne de barış istiyor. Geleceğini de ülkemizdeki farklı kimlikleri birbirine düşman edip çatıştırmalara bağlamış durumda.
İşte bu çatıştırıcı politikalar sonunda insanlarımızın pek çok hakkı gasp edilmiş, çok kayıplar verilmiş, büyük acılar yaşanmış ve iç barışımız bozulmuştur.
2021 yılından başlayarak da para bulmak için peş peşe ‘varlık barışı’ düzenlemesi yapılmıştır. Bu uygulamalar da ülkemizi; kara para aklayan, terörizme finansman sağlayan bir dünya ülkesi saydırmış ve ‘Gri Liste’ye aldırmıştır.
Ülkemiz bugün de dünyanın o yüzkarası ‘gri’ listesinin içinde!
Ülkemizin iç huzuru ile kaynakları tükenmiş. İşçi-memur-emekliler açlık sınırında birleşmiş. Gençlik umutsuz, güvencesiz. Hazine boş- boşaltılmış, büyük bir ekonomik çöküntü…
Ve bu kötü karnenin faili iktidar yıllardır: hem ömrünü uzatmış hem beşli çeteler kurmuş hem de ‘Mülk Allah’ındır!’ diyen nice nice varlıklı yandaş türetmiştir.
31 Mart 2024’te böyle can yakıcı günlerden biriydi ve o gün de bir seçim yapıldı. Halk yaşadığı yerleri dört yıllığına yönetecek kişileri oylarıyla seçti.
Bu kutlu bir gündü çünkü halkımız AKP’ye: ‘Artık Yeter!’ dedi
Bu sonuç, yirmi iki yıllık AKP yenilmezliğinin de bitirdi.
AKP yenilmesine yenildi de iktidarı devam ediyor.
Hani derler ya:
“Yenilen pehlivan güreşe doymaz! – Huylu huyundan vazgeçmez!”
İşte tam da öyle oldu!
Neler mi yaptılar?
Binlerce hayalet seçmen taşıyıp sahte oylar verdiler olmadı. Halka baskı-eziyet yaptılar, sandık yaktılar olmadı…
Birleşen halkın iradesine yenik düştüler ve yenilmek de çok zordur…
Hele de Kürtlerin iradesine yenik düşmek, onlara çok ağır geliyordu.
“Umduğumuz neticeyi bulamadık.” deyip:
Kürtlerin iradesini yok etmek için bulup uyguladıkları: ‘kayyum atama’ işlemini yeniden başlattılar.
Hazırlıklı oldukları için pusu ve tuzakları vardı. “Atı alan Üsküdar’ı geçti!” denecek zamanı bile seçmişlerdi! Karşı tarafın hak arayışını, itirazını önlemek için de haftanın son gününü, 17.00 bitecek çalışma saatinden de tam 5 dakika öncesini saat 16,55’i…
İşte tam da o anda:
DEM Parti Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Abdullah Zeydan’ın: ‘seçilme yeterliliği yoktur’ kararına vardıklarını açıklamışlar!
Bu karara göre ‘mazbata’: Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçimini ezici çoğunlukla kazanmış olan DEM Parti adayı Abdullah Zeydan’a verilmeyecek! Onun yarısı kadar oy almış olan AKP’li Abdulahat Arvas’a verilecek!
Buradaki demokrasi dışı anlayışa bakar mısınız?
Tıpkı beş yıl önceki gibi…
Unutanlar için hatırlatalım beş yıl öncesini:
Hani, 31 Mart 2019’te de şimdiki gibi seçim yapılmıştı ya:
İşte o zaman da KHK ile ihraç edilmiş 6 kişi, Belediye Başkanı adayı olmak için başvuru yapmıştı. Ve YSK da araştırmalar yapmış sonra da başvuru sahiplerinin her biri için: “seçilme yeterliliği vardır” kararına varılmıştı.
Ve seçim yapılmış, bu altı kişi de çok büyük oy farkı ile kazanmıştı.
Fakat bu altı kişiye de ‘hayır!’ denilmişti. Çünkü bunlar HDP’li birer ‘öteki’ idi!
Onların yerine çok az oy alarak ikinci olmuş 6 AKP’liye ‘mazbata’ (resmi belge) verilmişti!
Ve HDP bu tuhaflık ve hukuksuzluğa günlerce, yıllarca karşı çıkmış, fakat yapayalnız kalmıştı.
Çünkü, ana muhalefet ve diğer muhalif güçlerin tümü: ‘bana ne’ diyerek yapılan hukuksuzluğu görmez-duymaz-konuşmaz olmuştu.
İktidar da bu sessiz-tepkisiz kalışı fırsata çevirmiş ve HDP’nin kazandığı hemen hemen tüm belediye başkanlarını birer birer görevden almış, belediye meclislerini işlevsiz bırakarak kayyumlar düzenini kurmuştu.
İşte bu demokrasi ayıbını hepimiz birer seyirci olarak birlikte yaşamış ve unutmuştuk.
* * *
Halkımız, 31 Mart 2024 günü Van Büyükşehir Belediye seçimini büyük farkla kazanmış olan Abdullah Zeydan’ın mağduriyetini görüp ona sahip çıktı.
Yurdun pek çok yerinde demokrasi yanlısı parti temsilcileri ve halk birlik olup sabahlara kadar hukuksuzluğu protesto etti.
Ve YSK da: Van İl Seçim Kurulu’nun kararını bozdu!
Böylece, AKP’nin ‘kayyum’ tuzağı; halkın karşı çıkışıyla bozuldu ve ikinci bir yenilgi almasını sağladı.
Bu kazanımı; halkın demokrasi ve insan haklar için uzlaşarak- dayanışarak sokağa çıkması sağladı.
Halkın sesi; vicdanların, demokrasinin ve özlenen barışın en büyük gücüdür.
Bu ses; haksızlık, yolsuzluk, düşmanlık ve de zalimlik yapanlar için en büyük korkudur.
Bu ses, nice diktatörlüğü tarihin karanlık derinlerine gömmüştür.
Bu kutlanması gereken demokratik bir zaferdir.
* *
‘Sarı Öküz’ hikayesinden bir alıntıyla yazımıza son verelim:
Büyük sürünün sıradan bir öküzü, liderleri Boz Öküz’e yaklaşır ve:
“Sürümüz ne kadar güçlüydü, peki ne oldu da aslanlara yenik düştük?
Diye sorar.
Boz Öküz, geçmiş pişmanlıkları ve yenilginin etkisi altında olduğu için soruyu sorana hiç bakmaz, başı öne eğik bir şekilde der ki:
“Biz bu savaşı, Sarı Öküz’ü verdiğimiz gün kaybettik.”
Bence, bu çok sarsıcı cevabı hiç unutmadan hep düşünelim…
Emin Toprak – DOSTÇA
Bingöl-Kiğı- Zeynelli Köyü’nde 19/03/1950’de doğdum.
Köyümde İlkokul (1957-1962)
Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen Ok.(1962-1968)
İstanbul Atatürk Eğim Enst. Eğitim Böl.(1973-1977)
ve Marmara Ün. PDR bölümü Lisans tamamlama…
5 yıl İlkokul Öğretmeni,
16 yıl Rehber Öğretmen,
19 yıl Eğitim Müfettişi olarak 40 yıl çalıştım.
2013 yılında emekli oldum.
Halen emekli Matematik öğretmeni eşimle birlikte İstanbul’da oturmaktayız. 2 çocuk ve 2 de torunumuz var.
https://etoprak1950.blogspot.com/
Blogumda DOSTÇA yazılar yazıyorum.