Ülkemizi 20 yıldan beridir “İtibardan tasarruf olmaz” diyen bir anlayış yönetiyor. Az gittik uz gittik bir de dönüp baktık ki, ülkemizde çalışan nüfusun ancak yarısı asgari ücret alabiliyor hem de ‘en asgari’ şartlarla yaşamaya çalışıyor.
Tabii ki her ülke ve yurttaşları itibarlı olmalı. Ancak itibarlı olması için o ülke halkı, öncelikle barış ve huzur içinde yaşamalı. Doğayı ve içindeki tüm canlılar ile kaynakları korumalı. Devletin ekonomik-sosyal hizmetleri de eşitlikçi bir anlayışla herkese ulaştırılmalı.
Bir ülke, ancak komşu ülkeleriyle ve uluslararası ilişkilerinde tarafsız ve barışçı bir dış politika izlediğinde güvenilir ve itibarlı olabilir.
Fakat ülkemiz yönetimindeki egemen anlayış itibarı: ‘gösteriş yapma’ olarak düşünmektedir. Bu düşünceyle: binlerce dönüm üzerine kurulu bilmem kaç odalı onlarca sarayda… Bu sarayların şatafatlı salonlarında kurulan sofralarda… Onlarca özel uçak, zırhlı makam aracıyla çıkılan gezilerde, trafiği altüst eden özel eskortlu koruma ordusuyla itibar aramaktadır bu anlayış.
Ve son örnek daha:
6 Aralık günü Katar’da ‘FIFA 2022 Dünya Kupası Finali’ Arjantin-Fransa arasında oynandı ve Arjantin şampiyon olmuştu!..
Ancak, Arjantin Devlet Başkanı bu önemli şampiyonluk karşılaşmasını evindeki TV’nin başında izlemişti!
“İtibardan tasarruf olmaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve heyeti ise: “İşte itibar budur” dercesine, lüks dev uçakları, zırhlı araçları ve güvenlik sağlayıcıları Katar’a giderek tribünde yerlerini almıştı.
Yani bu anlayış, ülke nüfusunun yarısının açlık sınırında ve ‘asgari’ şartlarda yaşadığını hiç düşünmüyor.
Yani bu anlayış yurdumuzda; “Bir tarafta açlığın, diğer tarafta lüksün hüküm sürdüğü bir düzen” kurmuştur…
***
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü konuşmasını duydunuz mu?
Erdoğan; “Sırtımızda devletin küfesi var” diyerek, işçi temsilcilerinin kabul etmeyip imzalamadığı 2023 yılı asgari ücret tutarını belirledi ve ilan etti.
Ve bir de müjde verdi asgari ücretlilere…
Asgari ücretliler 2023 birinci ayından itibaren 8.500 lira alacaklarmış!
Yaşasın!
Çünkü, herkes asgari ücretlilerin çok zor koşullarda yaşadığını söylüyor!
Bu hem bir gerçek hem de doğru…
Fakat doğrunun daha doğrusu olduğu gibi, yoksulun da yoksulu var.
Yoksul ve daha yoksullar da 84 milyon nüfusumuzun yarısı kadar!
Yani, nüfusumuzun büyük bölümü henüz asgari ücret bile alamıyor!
Yani bu durumda, asgari ücretlileri daha da şanslı oluyor!
Keşke, bu müjde açlık sınırında yaşayan herkesi kapsasaydı.
Çünkü, ancak o zaman yarı-sosyal devlet olabilirdik.
Çünkü ülke nüfusunun yarısı, et yemez, süt içemez, faturaları icralık olmuş, çocukları aç, gençleri güvencesiz, işsiz, üniversiteli olanları barınak bulamıyor. …
Yakında yeni bir yıla gireceğiz o halde şimdi bu üzüntüleri bırakıp biraz da asgari ücretin verdiği/vereceği coşkuyla gülelim eğlenelim:
Asgari ücretli alacağı 8.500 lirayla (kur değişmezse), her ay: 455 Dolar!
Asgari ücretli alacağı 8.500 lirayla (kur değişmezse), her ay: 427 Euro!
Asgari ücretli toplam yıllık geliri ile (kur değişmezse): 5.460 Dolar!
Asgari ücretli toplam yıllık geliri ile (kur değişmezse): 5.100 Euro!
ALABİLECEK!..
Yaşasın!
Daha ne olsun ki!
Sırtımızda dert dolu bir küfe ile Nereden Nereye!…
Peki sizce, 20 yıllık bir iktidarın yurdumuzu böylesi bir toplumsal yaşama kavuşturması az bir şey mi?
Bazı münafıklar da Erdoğan’ın asgari ücret ilan ederken: “Bakanım ve TİSK’e teşekkür ederim.” demesini, fakat emekçiler ile temsilcilerini anmadan konuşmuş olmasını yadırgadılar!
Sanırım bunlar, Özal’ın: “Ben zenginleri severim!” dediğini unutmuş, o halde biz hatırlatıp ve soralım:
Erdoğan emekçilerden yana değil de onların ürettiği + değerlerle zengin olmuş olanlardan yani işverenler ve patronlardan yana olması neden yadırganıyor ki?
Erdoğan’ın bir de halkı gözleriyle etkileyen bir Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati var ki… O, “Kur Korumalı TL Vadeli Vadeli Mevduat” modelini bularak ülkemizi hak ettiği yere getirdi.
Bakınız, burası çok önemli: Nebati’nin, 20 Aralık 2021 gece yarısında apansızın bulmuş ve uygulamış olduğu o formülle hazinemiz boşalmıştı… Ve fakat, durum döviz zenginlerimizi ihya etmişti.
Daha ne istiyorsunuz ki?
Yetkiyi bir daha verin bu kardeşinize de olsun bitsin!
Emin Toprak – DOSTÇA
Bingöl-Kiğı- Zeynelli Köyü’nde 19/03/1950’de doğdum.
Köyümde İlkokul (1957-1962)
Erzurum Yavuz Selim İlköğretmen Ok.(1962-1968)
İstanbul Atatürk Eğim Enst. Eğitim Böl.(1973-1977)
ve Marmara Ün. PDR bölümü Lisan tamamlama…
5 yıl İlkokul Öğretmeni,
16 yıl Rehber Öğretmen,
19 yıl Eğitim Müfettişi olarak 40 yıl çalıştım.
2013 yılında emekli oldum.
Halen emekli Matematik öğretmeni eşimle birlikte İstanbul’da oturmaktayız. 2 çocuk ve 2 de torunumuz var.
https://etoprak1950.blogspot.com/
Blogumda DOSTÇA yazılar yazıyorum.