24 Ekim 2019 tarihinde; 7188 Kanun Hükümleri ile hayata geçen “2019 Yargı Reformu” paketinde, mesleklere giriş koşulları hakkında birçok yeniliklerin getirilmesi, hukuk camiasını 2 tarafa ayırdığını söyleyebiliriz. Bir taraf daha nitelikli avukatların piyasaya hakim olacağını savunurken; bir taraf da bunun çok büyük bir haksızlık olacağına inanmakta.
Evet, kendi savunduğum fikir de sınavın olması yönünde. Ama Nasıl?
Öncelikle, aslında hepimizin de farkında olduğu bir gerçek var: Eğitimde yaşanan problemler.
Aklımıza gelen ilk sorulardan bir tanesi şu oluyor: Devletimiz kendi verdiği diplomaya güvenmiyor mu?
Türkiye’de şu an 35’i devlet, 44’ü vakıf,5’i de Kıbrıs’ta olmak üzere toplamda 84 tane hukuk fakültesi bulunmakta. Bu kadar fazla hukuk fakültesinin olması bizi sevindireceği yerde korkutuyor. Neden peki? Hepsinin aynı düzeyde, aynı özveride eğitim verdiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilir miyiz? Bence hepimiz bu konuda anında evet veya hayır cevaplarını vermek yerine bir düşünürüz. Çünkü hepimiz “Evet hepsi aynı düzeyde, aynı nitelikte ” cümlesini kurabilseydik tercih listemize üniversite sıralaması yapmaz, internette “Hangi üniversite daha iyi? ” cümlesini yazıp aratmazdık.
Peki; eğitimde yaşadığımız bu sorunlarımızı yapılması planlanan bu sınavla çözebilir miyiz?
Avukatlık bilgisinin ölçülebilmesi için öğrencilere verilecek olan test soruları yeterli olacak mı?
Avukatlık mesleği, bilginin yanında aynı zamanda yazma yeteneği, konuşma yeteneği de ister. 4 yıl boyunca sadece teorik bilgi edinmediğimiz gibi yaptığımız pratik dersler de bizim için çok önemlidir. Dersleri öğrendiğimiz süre zarfınca gördüğümüz teorik + pratik derslerimizin ÖSYM’nin hazırlayacağı söylendiği bir ‘test usulü’ sınava tabii tutulacak olması bizi elbette korkutacaktır. En önemlisi de mağduriyet olacak mı veya ortaya çıkabilecek mağduriyetler engellenebilecek mi?
Fakültelerde verilen eğitim düzeyi düşük. Akademisyeni olmayan fakülteler bile mevcut. Türkiye’de verilen eğitimin niteliği düzeltilmedikçe, fakültelerin denetimi yapılmadıkça, taban puanlar yükselmedikçe, belirli barajlar gelmedikçe; yapılacak olan bu sınav hukuk fakültesinden mezun olacak olan avukat adaylarını işsizler ordusuna katacak. Bu yüzden eğitimin niteliği arttırıldığı zaman bu sınavın başarılı bir adım olacağına inanıyorum.
Avukatlık Mesleğine Giriş sınavı olmalı mı? Evet, bahsettiğim belirli koşullar gerçekleşirse olmalı. Ama başka koşullar da olmalı.
Siz okuyucularıma bir örnekten bahsetmek istiyorum:
Yunanistan’da Avukat Olabilme Koşulları;
Öncelikle Yunanistan’da avukat olabilmeniz için tabi ki hukuk fakültesinden mezun olmanız gerek. Ama arada bir fark var çünkü Yunanistan’da girilmesi en zor fakültelerden biri hukuk fakültesi. Aynı zamanda avukatlık staj süresi 18 ay ve bu süre boyunca adayların 30 defa duruşmaya katılma zorunlulukları var. Girdikleri staj süresini tamamlayan adaylar yazılı ve sözlü olarak bir sınav sürecine tabi oluyorlar ve avukatlık sınavına girme yaşı maksimum 35. Yeterli puanı alan adaylar, halka açık olan ve halka açık jüri heyetinde, hakim savcı ve avukatların olduğu ve bunların da doğrudan sorular yönelttiği mülakata girerler.
Örneğimize bakarsak sınav koşulu sadece bize ait bir durum değil.
Bir gecede Resmi Gazete’ de sınav sisteminin geleceğini duyurmak yerine, bu örnekte de gördüğümüz gibi sınav ile birlikte daha farklı koşullar da getirerek, avukatlık mesleğinin hak ettiği saygınlığa kavuşturulmasını amaçlamak biz adayları daha mutlu edeceğini düşünüyorum.
Ama en başta eğitim düzeyini de aynı paralelde yürütmemiz gerek.
Şimdiden sınava girecek olan arkadaşlarıma başarılar dilerim.