Malumunuz fazlasıyla gergin ve istemeyen olaylara gebe olan toplumsal yaşayışımız söz konusu. Geçenlerde bilenleriniz bilir KPSS sınavında kendi alanında dördüncü olan genç arkadaşımız intihar etti. Aynı şekilde kendi alanında aynı sınavdan birinci olan ve elenen bu ülkenin yurttaşı neden elendiğini bilmediğini ifade etmekle yetinmişti. Sınav dördüncüsü intihar ederken sınav birincisi nasıl olur da bu kadar rahat kalabiliyor? Bu sorunun temel birkaç cevabı üzerine yazılmış, intiharın nedenlerini konu alan “Albert Camus’un Sisifos Söyleni” adlı kitap iki farklı bireyin neden aynı nedenden farklı etkilendiğini anlatıyor. Kendisi farklı argümanlar kullansa bile sonuç olarak bireyin intihar etmesindeki etkenlere (özellikle psikolojik anlamda) irdelemelerde bulunuyor.
Konunun derinliğine geçmeden önce bu mülakat adlı zulüm/saçmalık hakkında bir iki kelam etmek istiyorum. Mülakat adlı kayırma yöntemi bir kesime ödül olurken, geriye kalana biat etmeyi sevmeyen kimselere zulüm hâlini almış durumda. Bu tarz yanlışlardan alelacele dönülmesini, herkesin hakkının teslim edilmesini diliyorum.
İki vaka, aynı nedenler fakat farklı sonuçlar veren durumun nedeni nedir? Birincisi intihar eden sınav dördüncüsü, ikincisiyse sınav birincisinin nedenleri sorgulayıp intihar etmemesi. Klasik anlayışla bakıldığında ya her iki vaka aynı sonucu vermeliydi diye düşünürüz. Evet aslıyla klasik anlamda iki vaka da ya intihar etmeli ya da etmemeliydi, yani ikisi beraber aynı sonucu vermeliydi. Klasik mantıkla bunu söyleyebiliriz. Psikolojik durumlar bizlere hiçbir zaman iki artı iki dört eder sonucunu vermezler. Çünkü işin özünde birden fazla etken söz konusudur. Bunlardan ilki psikolojik etken, yani o anki ruh durumu, bireyin hayata bakışı ve umut gibi kavramlar belirler. İkincisiyse psikososyal dediğimiz etken, yani sosyal çevremizin psikolojisinin bizler üzerindeki etkisi. Bu ikisinden ilkini göz ardı edince sadece psikososyal açından bakarsak bir ihtimalle ikisi aynı sonucu verebilir. Hatta bu bir ihtimal oranını bile vermez. Kesirli oran verme olasılığı daha yüksektir, çünkü psikososyal etki dahi değişkendir. Nedeniyse gayet basittir, çevrenin farklı olması psikososyal etkiyi farklı kılar.
Yazının bu kısmına kadar ki tüm fikirler bana ait. Sisifos Söyleni’nde Camus bizlere intihar meselesini çelişkilerimiz, hayata bakışımız ve us üzerinden açıklamaya başlar. Tüm bunları yaparken us kavramının özellikle üzerinde durur, defalarca örneklerle açıklar detaylı hale getirir. Felsefî kanıtlar getirir, kimi zaman felsefî yargıları, sonuçları, değerlendirmeleri reddeder. Bu reddetmelerini örneğin bilimde var olan nesnel kabulleri eleştirir. Temel eleştirisiyse neden kesin olan bilimsel bulgu/yargıların farklı imgeler kullanarak açıklandığı… Camus tüm bunları sorgular ve doğruluklarını yargılarken kendi yöntemiyle zannediyorum ki intiharın tüm nedenlerini bireysel psikolojideki anlamıyla çözümleyecektir.
Camus’un bize gösterdiği yol bir kenarda dursun, iki vakanın neden aynı sonuçları vermeyeceğini biz gözlemleyelim. İlki Camus’la hemfikir olarak psikolojik etkiler olduğuna. Psikoloji insan ruhunun yüzeyselliğinden derinliğine karmaşık yapıya sahip olduğunu hepimiz kabul ederiz herhalde. Bunun bilimsel kanıtından ziyade bireysel onayı bile yeterlilik arz edecektir. İnsanın gülen, ağlayan yani değişik olaylara belirli nedenlerle beraber farklı tepkiler vermesi bu farklılığa örnektir. Bir diğer yol/yöntem olan psikososyal etken bu da bir davranışın oluşmasında büyük etkiye sahiptir. Sınav sonucunu yadırgamayan şartlarıyla olağan bulan çevre sınav birincisini yaşatmıştır. Bunun aksine kazanıma vah vah, yazık yazıkla psikososyal tepki veren çevre katil olmuş olabilir. Bu iki varsayım intihar üzerinde büyük etkilere sahiptir. Kararlarımızı çoğu zaman biz veririz ama kimi zaman hayatımızı ya duygularımız ya da çevrimiz belirler. Özelikle gelişmemiş toplumlarda, intihar vakası bir yana dursun. Hangi mesleği seçeceğiniz aile fertleriniz tarafından belirlenebilmektedir. Bireysel psikoloji ve psikososyal durumların etkili olduğu gerçeğiyle beraber. İlintili veya harici etkenler diyebileceğimiz etkenler vardır. Bunlardan ilki eğitim sonra maddi yani ekonomik durumun elverişliliği gelir. Eğitim bir insanın kendini yönlendirmesini olumsuz olaylardan olumlu dersler çıkarmasını sağlar. Bununla beraber intiharın düşünülme riskini azaltır. Ekonomik özgürlük dediğimiz kavramsa bizlere sınırlama mı yoksa alternatif mi olduğu önemlidir. Ekonomik durumunuz elverişli değilse sınırlamaya tabiiyse sınav sonrası intihar etmenizde olumsuz etken olarak karşınıza çıkacaktır. Başka iş imkanınız yoksa, kendi hakkınızı alamamış ve gelecek kaygısıyla doluysanız intihar etme olasılığı yüksektir. Aksi takdirde düşündüğümüz zaman eğer ekonomik alternatif söz konusuysa, intihar etme ihtimaliniz bu durumda diğer vakaya göre daha düşüktür.
Özetle bir insanın neden intihar ettiği birden çok etkene bağlıdır. İntiharın temel belirleyeni “us” olarak ele alınır. Çünkü dikkat ederseniz akıllı yani akıl sahibi insanlar genellikle intihar ederler. Bundan dolayı en temel etken olan “us” insanın neden intihar etmeliyim, neden intihar etmemeliyim? Sorusuna cevap arar. Bu anlamda baktığımızda “us” insan için bilâkis insanın hayatî kararları açısından çok önemlidir. Evet bir insan (akıllı bir kimse) herhangi bir olaydan sonra neden intihar Edip etmemesi gerektiğini karar veriyor, bunu “us” sayesinde yapıyor.
Peki, akli dengesi yerinde olmayan kimse intihar eder mi, etmez mi? Eğer evetse buna hangi etkenlerle karar kılar? Etrafınızda şu ana kadar kaç deli intihar etti?
Bu soruların cevaplarını bir dahaki yazıya bırakıyorum.
26.10.1998 tarihinde hayata gözlerimi açmışım.
“Hepimiz bir dünyanın ortak vatandaşlarıyız.” Bundan dolayı ırk, dil, din, memleket… Önemsiz (en azından benim için).