Yaratıcı’nın, insanı yeryüzüne temsilci olarak gönderdiği gerçeğine bir dokunuş,
Yaratıcı, dünyanın tüm nimetlerini insanların hizmetine sunduktan sonra izlemeye başladı.
İnsan yeryüzünde çoğaldı. Çoğalan insanlar birbirlerine tahammül edemedi. Biri diğerini kıskandı. Öteki berikini çekemedi.
İnsan, Yaratıcının kalplere koymuş olduğu sevgiyi işleyemedi. İnsanın içindeki sevgi azaldı. Düşmanlık, kin ve nefret arttı.
Yayıldı insanoğlu, farklı coğrafyalarda hüküm sürmeye başladı. Daha güçlü olabilmek için ezdi insanoğlu. Ezdikçe güçlendiğini sandı, güçlendikçe daha merhametsiz oldu. Kendi kardeşini katletti insanoğlu.
İnsan pazarları kurdu insanoğlu. Sahibine aitmiş gibi görünen binlerce bedeni satılığa çıkardı.
‘’ Durrr’’ dedi. Yaratıcı,
Yarattığı Temsilcilerden biriyle konuştu:
‘’ Git uyar onları, beni hatırlat, sevgiyi anlat. Uzaklaştıkları öz benliklerini anımsat. Yeryüzüne geliş amaçlarını bir daha ilet onlara.’’
Konuştu Temsilci. Anlattı insanlara, kulak verenler de oldu bu çağrıya, hakaret eden de. Yılmadı temsilci yine anlattı.
“Hırsızlık yapmayın, yalan söylemeyin, kız çocuklarınızı diri diri gömmeyin, iftira etmeyin, başkasının hakkına göz dikmeyin, size ait olmayana dokunmayın.”
“Çalışın” dedi temsilci,
“Çalışın. Yaratıcının sizler için yeryüzüne küçük birer örneğini koyduğu varlıkların ve sistemlerin gelişmişini yapın, insanlığı yüceltin.”
Bu çağrıya kulak verenler de oldu. Arkasını dönüp gidenler de.
Temsilciyi katletmeye de çalıştılar, çizmeleri kan ile dolana kadar taşlayan da. Usanmadı, çekinmedi, korkmadı Temsilci.
Anlattı, Yaratıcı’nın ona fısıldadıklarını insanlığa haykırdı.
Yaratıcı, tekrar konuştu Temsilci ile:
“Git onlara söyle belli ki onları yaratanı unuttular. Onlara beni hatırlatacak bir liste ver. Beni unutmasınlar, ta ki benim isteklerimi yerine getirsinler.”
Temsilci, temsilci olduğunu unutanlar ile tekrar konuştu.
“Benim varlığımı unutan kullarıma de ki,”
“Yaşadığınız yer ve göğün sahibi benim. Benim mülkümde benim emrettiğim şekilde yaşayın.
Yalan söylemeyin, kibirlenmeyin, tembellik etmeyin, eğer benim varlığımı unutup, gaflete düşerseniz, Ben burdayım. Her gün bana secde edin, Beni anın isteklerimi unutmayın.” İnsanlardan bir kısmı bu çağrıya da kulak asmadı. Mülk sahibi kendileriymiş gibi yedi, içti, gezdi. Sonra göçtü gitti.
Bir kısmı Yaratıcı’ya kulak verdi. Yalandan, kibirden, tembellikten uzak durdu. Saygı duydu. Çalıştı. Yer ile gök arasında Yaratıcının emanetini yüceltti. Yepyeni buluşlara imza attı.
İnsanların bir kısmı ise Yaratıcının tek isteğinin secde etmek olduğunu sandı. Çalışmayı bıraktı.
Dua etti. “Gelsin” dedi.
Oruç tuttu. “Ey Yaratıcı ver. “ dedi.
Yaratıcının yarattığı öz temizdir,. Kirden pastan münezzehtir.
İnsan, başkasının hakkını yedi, zekat verdi.
Kumar oynadı insan, hacca gitti.
Temsilcinin, Yaratıcıyı hatırlatması için önerdiği listeyi eksiksiz uygulayanlar da oldu. Secde edip çalışmayı, dürüstlüğü unutan da,
Secde, Yaratıcının bizi var etme sebebini unuttuğumuz da Onu hatırlatan eylemlerdir.
İnsan yeryüzünde Yaratıcı’nın temsilcisidir.
Yaratıcı’nın bizden istediği öz secde değildir. Secde, Yaratıcı’yı hatırlamak için bir araçtır. İnsan ise yeryüzünde Yaratıcının temsilcisidir.
Yaratıcı çalış, üret dedi. Sana verdiklerimi kullan, ruhunu yücelt, bana ulaş, yücelerin yücesine, yani bana dön dedi.
1986 yılında Diyarbakır’da doğan Osman Erdoğan halen Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okullarında sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Bir süre Silvan Mezopotamya gazetesinde hikaye yazarlığı yaptıktan sonra, fikirkazani. com isimli İnternet sitesinde öykü yazmaya devam etti. An’da Anlık Hikayeler isimli ilk öykü kitabı 2018 yılında yayınlanan Osman Erdoğan Kendisini okur yazar bir öğretmen olarak tanımlıyor. Osman Erdoğan evli ve iki kız çocuğu babasıdır.
Eserleri:
An’da Anlık Hikayeler
Altı Gün