Günümüzden 50.000 yıl önce İnsan, dünyanın en güçlü varlığı olarak yeryüzüne gönderildi. Düşünme yetisi ve özgür irade ile donatılan insan yeryüzünün hakimi oldu. İnsanın karnı acıktı. Kendinden güçsüz bulduğunu yakalayarak tüketti. Daha güçlü olan gelene kadar devam etti tüketmeye. Gücünün yetmediği yerde, kaçtı insanoğlu. Ta ki zayıflar ile donatılmış bir yaşam alanı bulana değin. Sonra yeniden zayıf olanı tüketmeye başladı. İstifledi insanoğlu. Tüketebileceğinden fazlasını avladı. Sonra insanlar içerisinden bir güruh akıllıca bir şey buldu.
“TOPRAK”
Toprağı buldu insanoğlu. Ekmeye başladı. Toprak bereketini gösterdi. Avlananlar biraz rahat etti. Sonra insanlar daha fazla ekmek istedi. Daha fazla ekmek için daha fazla toprak gerekliydi. Toprak için savaştı insan. Daha çok toprağı olanlar daha çok ekti. Ektikçe daha çok üretti. Ürettikçe daha çok biriktirdi. Toprağı az olanlar azla yetindi. Hiç toprağı olmayanlar köleliğe geçti. Güçlü insanlar köleliği çok sevdi. Ekti. Güçlendi. Güçlendikçe daha çok ezdi. Ara sıra başkaldıranlar oldu. Hemen başı ezildi. İnsanların içinde bir güruh çok değerli bir şey buldu.
“MAKİNE”
Makineyi buldu insanoğlu. Makine bulununca, köle sayısı azaldı. Bir lokma ekmekle yetinen köleler, özgür yoksullara dönüştü. Toprağı elinde tutanlar, toprağı makinelerle işlemeye başladı. Makineler işledikçe, toprak sahipleri daha çok kazandı. İnsan gücünün yerini, hiç yorulmayan makineler aldı. Yoksullar daha çok yoksullaşırken, toprak daha çok sömürüldü. Bir güruh insan bir araya geldi. Toprağı zehirledi. Amaç; daha fazla üretmekti. Daha çok üretirken, toprağı zehirledi insanoğlu. Zehirli topraktan, zehirli gıdalar yeşerdi. Zehirli gıdaları tüketen insanoğlu zehirlendi. Tohumlar kısırlaştırıldı. Tohumun genetiği ile oynadı insanoğlu. Güç sahipleri, toprak sahiplerini kendine bağımlı hale getirdi. Sonra bir güruh insan bir araya geldi. Devam ede gelen yanlışlığı haykırdı. Güçsüz çığlıklar işe yaramadı.Düzen bozulmadı. Gücü elinde tutanlar. Güçlenmek için daha çok ezdi. Ezilenler, sessizleşti. Sonra çok değerli bir şey için savaştı insan
“PETROL”
Tanrının ruhundan üflediği insanoğlu, Makineyi çalıştıracak enerji kaynağı için, kendisiyle aynı ruhtan yaratılmış olanı yok etti. Enerji için savaştı insanoğlu. Artık bireysel ölümler gerçekleşmiyordu. Petrol için yüzlerce ruh, evrimini tamamlamadan, sahibine dönüyordu. İnsanoğlu güçlendikçe, kendisine göre dizayn etti dünyayı. Yaratıcının kurallarını görmezden geldi. Yeryüzüne 50.000 yıl önce, çok şık bir beden giysisi içinde gönderilmiş olan insan, gönderenin kendisine yüklediği programları unuttu. Yemek, içmek ve güçlenmek için mücadele eden varlıklara dönüştü insanoğlu. Tanrının ona verdiği düşünme yetisi körelmeye yüz tuttu. İçgüdüsel olarak yaşamaya başladı insanoğlu.
Bir güruh insan şöyle düşündü: İnsanın sahip olduğu potansiyel gücü ortaya çıkarması için, kendini tanıması ve potansiyelini fark etmesi gerekli. Yaratıcı, ruhunu emanet ettiği insana güveniyor. Yaratıcı biliyor ki, insanoğlu eninde sonunda yeryüzüne Yaratıcının bir sureti olarak geldiğini hatırlayacak. İşte o zaman yer yüzü huzur bulacak.
1986 yılında Diyarbakır’da doğan Osman Erdoğan halen Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okullarında sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Bir süre Silvan Mezopotamya gazetesinde hikaye yazarlığı yaptıktan sonra, fikirkazani. com isimli İnternet sitesinde öykü yazmaya devam etti. An’da Anlık Hikayeler isimli ilk öykü kitabı 2018 yılında yayınlanan Osman Erdoğan Kendisini okur yazar bir öğretmen olarak tanımlıyor. Osman Erdoğan evli ve iki kız çocuğu babasıdır.
Eserleri:
An’da Anlık Hikayeler
Altı Gün