Güne katliam haberi ile başlamak…
Esad kimyasal gaz kullandı birçok ölü!
Aslında bu tarz haberleri okumamaya karar vermiştim elimden bişey gelmediği için, etkisinden çıkamadığım, günlerce gözümün önünden gitmeyen gözü yaşlı insanlar ve ölü bedenler olduğu için. Bu yaptığım bencillik belki, gözlerimi kapamak belki de gerçeklere.
Henüz daha Afganistan’daki katliamı atlatamamışken bu sabah Doğu Guta’da yaşanan katliama açtık gözlerimizi. Elimden dua etmekten başka çok şey gelirken yine acı acı ekran başından izledim yaşananları. Ülkemizden gitti diye sevindiğimiz insanların ülkesinde yaşanan sıradan bir gün oysaki. Elimizden çok şey gelebilirdi toplanan para ve kıyafetler dışında mesela onlara kapılarımızı değil de yüreğimizi açsaydık. Kalbimiz, sınırlı toprağa sahip olan ülkemiz gibi değil kimi isterseniz alabilirsiniz gönül hanenize, ne kadar çok severseniz o kadar sıcak kalır yüreğiniz.
Yüreğinize, kimyasal silaha maruz kalmış mosmor bedeni ve gözleri açık vefat etmiş insanları aldığınız gibi alın insanları, hallerine acıyarak değil de insanlığınızdan utanarak alın. Yüzyıllardır binlerce milleti üzerinde taşımış bu topraklar her insanı alır bütün vakurluğuyla, yeterki biz gönül kapılarımızı ırkçılığa maruz bırakmayalım. Hepimiz birer canlı hücre yığınıyız ve hepimiz ölünce toprak olacağız. Ne toprak ayırt edecek insanı ne de şuan yaşamamızı sağlayan hücrelerimiz.
“Topraklarını savunsunlar, ne işleri var onların burada”, “ her insan ölümü tadacak gururla, vatanlarını korurken şehit olsunlar !” nidalarını bırakın. Yüzyıllardır tevazu ve samimiyetle anılan milletimizi de bayrağımızı da bu çirkin laflarınızla kirletmeyin çünkü onlar sizin hayalinizi kurduğunuz cephelerde değil evlerinde ağır silahlara maruz kalarak şehit olan masum insanlar.
Yüreğinizi sevgiyle yetiştirin, asılsız insanların üzerine anlam yüklediği faşizmle değil.