Merhaba değerli okurlar; 🙂
Geçenlerde ağlamakla ilgili bir haber izledim ve bu yazımda ağlamanın insaniyet belirtisi olduğunu vurgulamak istiyorum.
Biz insanlar üzüldüğümüzde, sevindiğimizde, şaşırdığımızda, korktuğumuzda veya birden fazla duyguyu aynı anda yaşamak gibi duygu karmaşalarında tuzlu bir sıvı ile kendimizi, duygularımızı ifade edebilmekteyiz. Bu tuzlu sıvıya gözyaşı ( gözyaşı bezlerince salgılanan ve kimi etkilerle ya da ağlayınca gözlerden akan duru sıvı damlacıklarından her biri ) denir. Bu eyleme ise ağlama( duyumsanan bir acı, üzüntü vb. nedeniyle inleyerek, hıçkırarak, çığlıklar atarak ya da bir sevinç nedeniyle kahkahalar içinde ya da sessizce gözyaşı dökmek, gözlerinden yaş gelmek ) adı verilir.
Ağlamak ‘çoğu zaman’ fiziksel ve ruhsal olarak bir rahatlama sağlıyor olsada her zaman hislerimize tercüman olamıyor ne yazık ki. Büyüklerimizin ve arkadaşlarımızın da ağlayan birini gördüklerinde dediği gibi; ” Ağla, rahatla. ” Ağlamanın birçok faydası olmasına rağmen durum biraz abartıldığında ağlamanın göze zararları da olabilmektedir. İnsanlar çok uzun bir süre ağladıkları zaman bu zararları hissederler. Peki bu zararlar nelerdir?
Gelelim kötü habere;
1. Ağlamak yüzün kasılması nedeni ile cilt zarar gördüğünden göz çevresinin kırışmasını ve yıpranmasını hızlandırır.
2. Göz damarlarında şişlikler meydana gelebilir.
3. Ağladıkça gözyaşının içerisinde tuz mevcut olduğundan gözyaşımız gözlerimizi yakmaya, sızlatmaya başlar.
4. Göz pınarlarında kuruluklar meydana gelebilir.
5. Her ne kadar bu durum geçici olsada göz çevresinde şişlikler ve kızarıklıklar meydana gelir.
6. Ağlamanın göze olduğu kadar beyine de birçok etkisi olabilir. Örneğin; Baş ağrısı ve baş dönmesi gibi etkileri de mevcuttur. Çok fazla ağlayan insanlar bir süre sonra baygınlık bile geçirebilmektedirler.
İnsanların ağladığını çoğu zaman bu etkilerden anlarız.
Gelelim iyi habere;
1. Toksinler: Ağlamak bizi yalnızca ruhen rahatlatmaz. Tıpkı terlemek gibi ağlama esnasında da vücut toksik maddeleri dışarı atmaktadır. Gözyaşları arasında da farklılıklar olduğunu biliyor muydunuz? Örneğin; soğan doğrarken döktüğünüz yaşlarla, stres yüzünden ağladığınızda gözünüzden dökülen yaşların içerikleri birbirinden farklıymış. Üzüntü sebebiyle ağladığınızda gözünüzden dökülen yaşların içeriğinde vücudunuzda bulunan bazı toksinler de yer alıyor. Dolayısı ile ağlarken, aynı zamanda toksinlerinizi de atmış oluyorsunuz.
2. Bakteriler: Gözyaşları sıvı lizozim içerirler. Lizozim, bakterilerin hücre duvarlarına savaş açarak bakterilerden kurtulmanızı, gözünüze kaçan iritanların gözden atılmasını sağlar. Ağlamanın gözleriniz üzerindeki bilinen en önemli etkilerinden biri de kurumalarını engelleyerek, daha iyi çalışmalarını sağlamasıdır. Eğer gözünüze bir şey kaçtıysa ağlamayı deneyin, işe yarayacaktır.
3. Göz bakımı: Gözyaşı, gözyaşı bezi tarafından üretilmektedir. Ağladığınızda göz bebekleriniz ve göz kapaklarınız bir bakıma yıkanmış olur. Gözler susuz kaldığında görüş alanınızda biraz
bulanıklıklar olabilir. Gözyaşı , gözleri nemlendirerek daha net bir görüntüye kavuşmanızı sağlayacaktır.
4. Stres hafifler: İyi bir ağlama bulunduğunuz şartları değiştirmese de rahatlamanıza yardımcı oluyor. Ağlamak, aynı zamanda stres hormonlarını ve toksinleri vücuttan atmanız anlamına geliyor. Yapılan araştırmalara göre, ağlarken üzerinizde bulunan tüm negatif duyguları gözyaşlarınızla kendinizden uzaklaştırabiliyormuşsunuz.
5. Endorfin: Ağlamak, kendinizi çok daha iyi hissetmenizi sağlayan endorfin hormonunun salgılanmasını tetikleyen en önemli etkenlerden biridir. Antidepresan gibi herhangi bir yatıştırıcı ilaçtan daha büyük fayda sağlar.
6. Burun sağlığı: Ağlamak burnunuzun içinde bulunan bakteri ve iritanlardan kurtulmanızı sağlar. Ağlarken yaşlar sadece gözünüzden dökülmez, bir kısmı da burundan atılır. Ağlarken burnunuzun akmasının bir sebebi de budur.
7. Kan basıncı: Stres sebebiyle yükselen kan basıncınızı dengelemek için ağlamayı deneyebilirsiniz. Kaya gibi oturup ağlamanın sadece kendinize zararı olduğunu unutmayın.
8. Duygusal bağ: Biraz garip gibi görünse de ağlamak yakın çevrenizle olan ilişkilerinizin güçlenmesini de sağlıyor. Oldukça kırılgan ve hassas olduğunuz bu gibi anlarda, çevrenizdeki insanlarla aranızda çok daha güçlü bir duygusal bağ kurulmasına olanak sağlıyor.
Sonuçta zor zamanında yanında olanı asla unutmazsın ve asla da unutmamalısın.
Bende böyle durumların içerisinde çok kalıyorum. Kendime kızdığım anlar oluyor. Çoğu zaman ‘keşke yapmasaydım!’ dediğim durumların içine sokuyorum kendimi. Bazen bilerek bazen de bilmeyerek bir şekilde olaylara dahil oluyorum lakin hep sonuçlarını tahmin ederek ilerliyorum. Her sonuca razı mıyım diye soruyorum başlarken.. Bu benim hayatım başkaları tarafından yargılanmayı hiçbir zaman kabul etmeyeceğim ancak eleştiriye her zaman açık olacağım. Bazı durumlarda tepkilerimiz etki altında kalabiliyor. Örneğin; ‘ Erkek adam ağlamaz.’ gibi zihinlerde yer etmiş bir cümle var. İnsan olan ağlar, bu durum cinsiyete indirgenmemeli. Açıkçası sizi yönlendirmelerine izin vermeyin ağzı olan konuşur ve siz her ağzı olanı dinlerseniz kendi aklınızı küçümsersiniz. Ağlamak bazen içtenliktir. Kendiniz olun. Ağlayın. Gülün. Bağırın fakat bağırarak haklı çıkmaya çalışmayın. Başkalarının söylediklerini yaparak ya da onların hareketlerini taklit ederek yaşamayın. Ben hayatımı, elli yıl sonra geri dönüp baktığımda ‘keşke yapsaydım!’ demeyeceğim şekilde yaşamayı seçiyorum ve bunları yaparken kimsenin haklarını çiğnemeden, saygısızlık etmeden ilerlemeyi tercih ediyorum. Kendin ol!
MUTLULUKLA KALIN 🙂
Yinede…
Günün Sözü: Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise zaten seni ağlatmaz. Gabriel García Márquez
Günün Şarkısı: Pera – Ağla Ağla
20 Mart 1998 İstanbul doğumlu, balık burcuyum. 19 yaşında bir yazar adayıyım lakin daha 49 fırın ekmek yemem gerekiyor.