"Enter"a basıp içeriğe geçin

Hoş bulduk! Diyebilmek umuduyla

Her sene yaz ayları yaklaştıkça, hele de havalar ısındıkça gurbet ailelerinin izin telaşı başlar. Daha önce ilk yazımda biraz olsun anlatmaya çalışmıştım memleket sevdasını. Bu sefer bizim yüreğimize başka bir sevda düştü. Bu sevda öyle birkaç haftalık izin sevdası değil, memlekete dönüş, vatan hasretinin bitiş sevdası…

Ne çok zaman olmuş, gurbette yaşamaya başlayalı. Ne yazlar ne kışlar geçmiş ömür dediğimiz mevsimden. İyisiyle kötüsüyle ne günler yaşadık, koca bir ömrü tükettik aslında. Bir memleket, bir gurbet derken ne yollardan geldik geçtik de yine de vazgeçmedik vatanın aşkından. Hep bir yurt edinme çabası ile didinip durduk. Ha geldik, ha geleceğiz diye hasret tohumları kök saldı yüreğimizin en olmadık yerinde. Artık buna son vermenin zamanı geldi de geçti bile. Her ne kadar burada “yabancı” memlekette “alamancı” olmamız bile içimizdeki vatana dönüş umudunu öldüremedi.

Tam tersine bütün gücüyle haykırdı yüreklerimiz “yetti bu hasretlik!” Özellikle son aralar daha da bir yabancı olduk, bir ömrü geçirdiğimiz topraklara. Şimdi türlü türlü sorularla “dönme vakti mi geldi?” diye sorar olduk. İşte bu aylar “gönül kalk gidelim sılaya doğru” türküsü çalar, gurbetçinin bağrında. Ve binlerce “acaba” soruları kaplar, kafasının her bir yanını. “Acaba, dönsem nasıl olur?” Binbir çeşit insanı bağrına basan milletim, bizi de bağrına basar mı?

Bir yandan da yurdumun her bölgesinden gelen sesleri duyar gibiyim “Gel gardaş, bitsin bu hasret!” der durur, Anadolu’mun koca yüreklileri. Veya “neden gidip durun, gelive…” diyen ülkemin efendileri.

Şimdi biz de çırpınan Karadeniz gibiyiz, bakınca bayrağımıza. Hani “ah ölmeden bir görseydim, düşebilsem toprağına” dizeleri var ya, işte gurbetçinin vatan hasretini buradan anla ve başka da sorma! Belki “oradaki şartlarınız daha iyidir” belki “neden?” diyeceksiniz. Hangi iyi şartlar olursa olsun, altın kafese konulan bülbülün hikayesi gibiyiz. Ah vatan, ah vatan!..

Kolay olmayacak elbet biliyorum. Sonra diyorum ki, bundan yıllar önce nasıl uğurlandık ise gurbete, bugün de aynı çoşkuyla karşılar bizi vatanımız. Kim ne derse desin, bize memleketten başka ne yâr olur ne de diyar.

Bu sebeplerden dolayı gurbetten geri dönmeyi düşünenlere bir “Geri dönüş paketi” hazırlanmalı. Destekler ve tavsiyeler ile aydınlatılmalı dönmek isteyenler. Bu geri dönüş paketi, her bir gurbetçiye umut olurdu eminim. Cevapsız sorular, yanıt bulabilirdi. Çok şey değil, sadece “yurtsuz” olmak istemiyoruz artık. Çünkü ne oraya ne de buraya ait değiliz. Bu gel gitler, son bulsun istiyoruz. Bu yüzden öz vatanımızda sizler gibi yaşayıp, içinizden biri olmak ve vatan topraklarında ölmek istiyoruz.

“Memlekette o kadar sorun var ki, bir siz eksiktiniz!” diyenlerin de bakışlarını görür gibiyim ama görmezden geliyorum. Ben sorun olmaya değil, dost olmaya geliyorum.

Yıllarca vatana hasret yaşayanlar olarak, bizleri bağrınıza basmanızı istemek de en doğal haklarımızdan biri değil mi? Geçenlerde birçok yorum okudum bu konuyla alakalı. Çoğu gurbetçi, orada yapamamaktan korkuyor. Eğitim, iş ve yerleşim sorunu en çok korkulanlardan. İçlerinden birinin dediği ise çok hoşuma gitti şöyle diyordu:

“Seneler önce babalarımız, dedelerimiz dilini ve dişini bilmedikleri bir ülkeye sadece ellerinde bir bavul ile çıkıp gelmişler de korkmamışlar. Bugün ben mi korkacağım kendi vatanıma dönmekten?” Ne kadar haklı neden korkalım, her karışını bildiğimiz vatanımızdan? Neden korkalım bizim olandan?

Bu aralar böyle, bu duygular yoğun her birimizde. Gurbet türkülerini çok dinledik biz “Bir başkadır benim memleketim” şarkısı çalsın yüreklerde.

Şimdi toplasam tasımı tarağımı, tutsam ellerinden çocuklarımın ve dönsem yurduma… Aranızda bizlere de yeriniz var mı? Yok bu sefer alamancı olarak değil, bizleri içinizden biri olarak görebilir misiniz? Bir olabilir miyiz birlikte? Kucak açabilir misiniz gurbetteki kardeşlerinize?..

Şimdi toplasam tası tarağı, “hoşça kal!” desem gurbete, dönsem yurdum toprağına. “Hoş geldin!” dediğinizi duyar gibiyim. Ve Hoş bulduk! Memleketim, hoş bulduk! Memleketlim…

Hoş bulduk! Vatanım, eşim, dostum, arkadaşım!..

Diyebilmek umuduyla…

Sevgiyle…