"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ser Verip Sır Vermeyen

Ser Verip Sır Vermeyen

İbrahim Kaypakkaya

“Türkiye’nin geleceği çelikten yoğruluyor.

Belki biz olmayacağız ama

Bu çelik aldığı suyu unutmayacaktır.”

 

29 Ocak 1973

Dersim/Çemişgezek Vartinik Köyü

“Yaralı teröristin kaçtığı köylere haber verilmişti. Çevredeki bütün gericiler ödül kapma yarışındaydı. Gericiler ve ajanlar, dağda taşta, kana banılmış ekmeği arıyordu. Celal adında azılı gerici ajan, İbo’yu piyango bileti gibi karşıladı, Cafer öğretmene haber verdi. Öğretmen, köye gelen yabancıya baktı, hemen odanın kapısını kilitledi. 29 Ocak sabahı, operasyonu yapan üsteğmen Fehmi, sayısız adamıyla geldi, evin kapısına dayandı. İbo odada yatıyordu. ‘İbrahim Kaypakkaya’sın değil mi’ dedi. İbo’yu bağlayıp götürdüler.” (1)

24 Ekim 2000

İstanbul Sarıgazi

Emekli öğretmen Cafer Atan’ın evinin kapısı Jandarma olduğunu söyleyen kişiler tarafından çalınır. Kapıyı açan Atan karşısında maskeli üç kişiyi bulur. Öğretmeni yakalayarak yüz üstü yere yatırırlar. “Yaralı vaziyette evine sığınan İbrahim Kaypakkaya’yı ihbar edip askerlere teslim ettiği” için intikam almaya geldiklerini söyleyen maskeli militanlar, emekli öğretmen Atan’ı susturucu takılı silahla başından vurarak öldürürler. (2)

1973

Tunceli yasal olarak olmayan sıkıyönetim uygulaması içerisindeydi. Sıkıyönetim yasal olarak yoktu ama komando taburunda bulunan üsteğmen Fehim bölge halkına terör estiriyordu. Halk baskılardan bıkmıştı.

“Hamza” kod adını kullanan İbo ve arkadaşları Aralık 1972 tarihinde Düzgün dağlarına geçtiler. Üsteğmen Fehim’in halka karşı estirdiği terörü duymuşlardı.

Ali Haydar Yıldız, 2 Ocak 1972 tarihinde “baskıları teşhir” etmek amaçlı olarak üsteğmen Fehim’in karakoluna ve lojmanlarına bombalı saldırı düzenler. Saldırı sonrası bir süre saklanırlar. Ardından, daha sonra buluşmak üzere İbo, Ali Haydar ve Hüseyin (Bozkurt) Nazimiye’ye, Süleyman (Yeşil) ve muzaffer (Oruçoğlu) Haydaran köyüne çekilirler. Buluşma yerleri Vartinik/Mirik mezrasındaki köm’dür. (Köm; taştan yapılı, sıvasız basit ev)

On beş gün sonra Muzaffer ve Süleyman belirlenen köm’e gelirler. 3-4 gün sonra da İbo, Ali Haydar ve Hüseyin de gelir. Bir süreliğine burada kalıp hem saklanmak hem de yeni raporlar hazırlama kararı alırlar.

Ertesi gün Ali Haydar ve Süleyman yiyecek için ayrılır. Akşama döneceklerdir. Kalanlar sırayla nöbet tutarak dinlenirler. Son nöbet Hüseyin’dedir ve ne yazık ki Hüseyin uyuyacaktır. Sabaha doğru Ali Haydar ve Süleyman gelirler. Köm’e yaklaştıklarında birkaç kez parola vermelerine rağmen cevap alamazlar. Kuşkulanıp çevreyi kolaçan ettiklerinde jandarmanın kuşatma yapmakta olduklarını görürler. Kuşatmayı yapan birliğin komutanı üsteğmen Fehmi’dir.

Ali Haydar ve Süleyman koşarak Köm’e girip arkadaşlarını uyandırırlar. Hızla kaçıp kurtulmayı amaçlamaktadırlar. En son dışarı çıkan Ali Haydar el bombasını askerlere doğru fırlatarak ateş edip koşmaya başlar. Bir setin üzerinden zıpladığında yer kurşunu, düşer. Süleyman, Hüseyin ve Muzaffer kuşatmanın olmadığı taraftan hızla kaçıp kurtulurlar.

İbo eğilip kalkarak koşarken vurulup düşer, bayılmadan önce cebindeki adreslerin yazıldığı kağıtları yutmayı başarır. İhbarcı Hüseyin Güngör elindeki kırma tüfekle İbo’nun yattığı yere doğru ateş eder. Saçmalar İbo’nun boynuna saplanır.

Askerler Ali Haydar Yıldız ve İbo’yu kontrol edip öldüklerine inandıktan sonra kaçanların peşine düşerler.

Askerler gittikten sonra ayağa kalkıp uzaklaşmaya çalışır İbo. Yaralıdır. İki gün mağaralarda saklanır. Sonra bir köye gider. Köylüler yaralarına mehlem sürer, doyurur ve yolcularlar. İki gün daha dolaşır dağlarda. Ayakkabısı yırtıldığından ayakları donmak üzeredir. Saklanır. Yaraları kötüleşmekte ayağındaki don artmaktadır.

Yolda bir köylü görür. Yardım ister. Köylü İbo’yu tanımıştır. Kolundan tuttuğu gibi Cafer öğretmenin evine götürür… (3)

07.06.2015

İstanbul/Beşiktaş Balmumcu Jandarma Bölge Komutanlığı nizamiyesi

Motosikletli ve maskeli iki kişi nizamiyeden çıkmakta olan emekli Albay Çetin Oğuz’a ateş eder. Çetin oğuz ve yanında bulunan eşi Asuman Oğuz yaralanır. Saldırıyı yapanlar kaçar. Saldırı haberinin verilmesinden hemen sonra vurulan emekli albayın Fehmi Altınbilek olduğu, sürekli tehdit altında olduğundan dolayı sahte kimlik kullandığı ortaya çıkar.

Vurulan Fehmi Altınbilek, İbo’nun yakalanmasıyla ilgili operasyonu yöneten üsteğmendir. İlk olarak 13 Nisan 1970 tarihinde asteğmen Dr. Necdet Güçlü’nün öldürülmesi olayında adı duyulmuş, ceza almadan kurtulmuştur. Aynı zamanda Mahir Çayan ve arkadaşlarının katledildiği Kızıldere operasyonunun da komutanıdır. Sürekli terfi ettirilir. Son görev yeri Şırnak Alay komutanlığıdır ve oradan emekli olmuştur. (4)

29 Ocak 1973 tarihinde yakalanan İbo’yu acı dolu günler beklemektedir. Tunceli ve Elazığ’da sorgulanıp ağır işkenceler gördükten sonra Diyarbakır kolordu komutanlığına götürülür. Hala yaralıdır, tedavi edilmemiştir ve ayakları donmuştur. Burada iradesi dışında ayakları kesilir. Ağır işkence günlerce devam eder. Ağzından örgüt ile ilgili tek bilgi çıkmaz. Son günlerinde hücreye koyulur. İşkence bitmiştir. Savunmasını hazırlamaya başlar. Çok geçmez. 16 Mayıs’ta hücresinden alınır ve bir daha geri getirilmez.

18 Mayıs 1973 tarihinde öldüğü duyurulur. Ölüm nedeni tutanaklara “İntihar” olarak geçirilmiştir!

Savunması için gerekli dokümanları getirmek ve oğlunu görmek amacıyla gelen babasına cenaze teslim edilir.  Vücudu parçalanmıştır…

“İbrahim Kaypakkaya 16.5.1973 günü Diyarbakır askeri cezaevinde kalmakta olduğu hücresinden sivil şahıslar tarafından alınmış ve götürülmüştür. Tutuklular iki gün sonra öldürüldüğünü duymuş ve cezaevine sormuşlar. Cezaevi, İbrahim Kaypakkaya’nın askeri savcılıktan istendiğini ve bu nedenle yolladıklarını, sonra cezaevinden kaydının silinmesi için kendilerine haber geldiğini bildirmişlerdir.” (5)

“İbrahim Kaypakkaya’nın ölümü, Türkiye’deki en korkunç ve üzeri örtülmüş en ciddi işkence vakalarındandır. Bununla birlikte İbrahim Kaypakkaya’nın maruz kaldığı işkence, en politikleşmiş işkence olaylarından olup, çok geniş bir toplumsal sahayı travmatize etmesi amaçlanmıştır.” (6)

İbo, kararlılığı, teorileri ve dirençli kişiliği ile örnek ve önder olmuştur.

Saygı ve sevgiyle anıyorum.

 

 

 

 

 

  1. Nihat Behram / İşkencede Ölümün Güncesi

2.http://arsiv.ntv.com.tr/news/39126.asp

  1. Nihat Behram / Ser Verip Sır Vermeyen Yiğit
  2. http://www.evrensel.net/haber/114727/vurulan-albayin-fehmi-altinbilek-oldugu-ortaya-cikti

5.İsmet Tufan Yazıcı’nın 31 Ocak 1974 tarihinde Ankara 2 nolu askeri mahkemesinde yapmış olduğu açıklamalardan.

6.http://bianet.org/bianet/insan-haklari/114602-iskence-karsiti-mucadele-ve-ibrahim-kaypakkaya-dosyasi