"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yazar: Yunus Özgüç

26.10.1998 tarihinde hayata gözlerimi açmışım.
"Hepimiz bir dünyanın ortak vatandaşlarıyız." Bundan dolayı ırk, dil, din, memleket... Önemsiz (en azından benim için).

Kendi ülkesinin sonunu hazırlayan YSK’nın verdiği karar, bundan sonrası…

Geleceğimiz çalınıyor ülkemiz elden gidiyor. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz kaotik durum koca bir ülkenin yıkımını güçlendiriyor. Artık bir şeylerden eminiz iktidar ülkeyi yakmak pahasına iktidarını (İstanbul Türkiye’nin kapısıdır, bu tezi bilerek) elden bırakmamak için elinden geleni yaptı/yapıyor. İnsan hakları, anayasa veya YSK’nın içtihatları hiçbiri önem arz etmiyor. En önemlisiyse…

Yorumlar kapalı

Değerlerin zaaflara dönüştüğü bir ülke!

Hepimizin yaşayıp teneffüs ettiği üzere ülkemiz seçimden seçime koştu. En son yapılan 31 Mart yerel seçimlerinde Muhalefet büyük kentlerin hemen hepsini kazandı. Özellikle İstanbul üzerinden süregelen tartışmalar Ekrem İmamoğlu’nun popülaritesini katladı. İstanbul’da belediye başkanı olacakken onun ötesinde herkes tarafından sevilen bir siyasetçi oldu. Sonuç itibariyle yapılan 17 günlük İstanbul seçimleri…

Yorumlar kapalı

Geçmişe özlem yeni olandan kaçış

Ara sokaklar neşeliydi, şimdilerde o günlerden tek ize rastlayamazsınız. Elimizde bir dilim tandır ekmeği üzerine anne eliyle sürülmüş salça tadı damağımızda kalırdı. Hem elimizde salça olurdu hem de topun peşinden koşardık. Bazen bizden büyük abilerimiz kızardı bize elde ekmek topun peşinden koşulmaz diye. Oturur hızlıca bitirirdik salçalı ekmeğimizi. Üç saat…

Yorumlar kapalı

Bir kitap iki sınav mağdurunun ışığında bir insan neden intihar eder?

Malumunuz fazlasıyla gergin ve istemeyen olaylara gebe olan toplumsal yaşayışımız söz konusu. Geçenlerde bilenleriniz bilir KPSS sınavında kendi alanında dördüncü olan genç arkadaşımız intihar etti. Aynı şekilde kendi alanında aynı sınavdan birinci olan ve elenen bu ülkenin yurttaşı neden elendiğini bilmediğini ifade etmekle yetinmişti. Sınav dördüncüsü intihar ederken sınav birincisi…

Yorumlar kapalı

Gençlerin Üniversite Hayali Aksine Bir Türkiye Gerçeğini Anlatmak İstiyorum…

  Ülkemizin yıllardır en büyük sorunu nedir diye soracak olursanız tereddütsüz eğitim sorunu derim. Yaptığım bir dizi makale okumasından sonra bizdeki eğitim kavramının kökeninin eğmek/bükmek anlamına geldiğini öğrenmiş bulunmaktayım. Kelime manası eğmek ve/veya bükmek olan eğitim anlayışından hangi başarılı sonuçları elde edebilirsiniz ki? İşin bu vahametine rağmen kendini yetiştiren pırıl…

Yorumlar kapalı

Yeniden görüşünceye dek iyi bakın kendinize…

  Derin nefes alıp verirken zaman akıp gidiyor. Sevdiğimiz insanlar değer verdiğimiz hayatımız cehennem oluyor kimi zaman. Hassas bir tartı da tartılması zor bir ürün gibi düşünelim öyle işte. Meraklısı değilim bu havaların ama kış ayını da seviyorum. Geçen bizim hop geçidi tıkandı, yolda kaldım/kaldık. Onlarca araç, yüzlerce insan mahsuruz…

Yorumlar kapalı

İlkel despotluk

  Kraliçe Elizabeth İngiltere’nin 15 ve 16 yüzyıllarında en heybetli yöneticidir, buna rağmen bencil ve övülmeye muhtaç olduğunu bilen hisseden kraliçedir. Kırk yıla yakın hizmet verip hayattan son nefesi alıp vermiştir. Bana göre o tarihten bu tarihe tekerrür eden çok şey söz konusu. Yalnız parantez açalım zaman ve mekan kavramı…

Yorumlar kapalı

Hani biz kardeşiz ya…

  Anayasanın bilmem kaçıncı maddesinin kaçıncı fıkrası gereğince diye başlamak saçma. İnsan Hakları bildirgesinde yazılı olan şu veya bu kararlar demek daha büyük saçmalık. O zaman ne diyeceğim, yani ne anlatırsam anlamlı olur? Baştan alalım, kardeşlik nasıl bir şey kan bağı olmadan içten gelenini soruyorum. Mesela kardeşiniz olarak gördüğünüz A…

Yorumlar kapalı

Madde, fıkra; yalan, riya ve iftira!

Her rüzgara aldırmamalı insan. Kendince değerleri olmalı belki. Rengarenk açan çiçekleri koklarken dost oluverene riyayla yaklaşmamalı. Bir sözü mertçe yerinde günüyle zamanı gelince söylemeli. Tarih bu topraklarda kendi denkleminde zaman ve mekan farklıyken hep tekerrür etti, ediyor ve edecek. Çünkü daha yeni bir türkü okunmadı, yeni yazılar yazılmadı bir hikayesi…

Yorumlar kapalı

Ağla sevgili yurdum ağla…

Tekerlekler yine dönüyor, bu sefer hedefim memleket. Bir aylık süreci geçen iş arayışında bu sefer emekçi olamadım. Nasip, diyerek memleketin yolunu tutuyorum. Sessiz sedasız ve mahcup bir şekilde, hem de utanarak. Çalışmamak, çalışamamak ne olursa olsun utanç olmalı… Yirmi yıllık bir ömür, daha çok gencim bu yaşta çalışmalıyım. En önemlisi…

Yorumlar kapalı