Günlerdir gördük ki medyada Kanal İstanbul yapılmalı mı? yapılmamalı mı? sorusu kısmi olarak tartışmalara yol açtı. Liderimizin hep bir hayali olduğu ve bu projeyi artık hayata geçirmek istediğini söyledi. 2011 yılında ilk kez bu proje duyurulurken, İstanbul için düşündüğü çılgın Projesi’ni şöyle açıklamıştı: “Karadeniz ve Marmara arasında 50 kilometrelik yeni bir kanal açılacak. Boğaz’da tehlike yaratan gemiler bu kanaldan geçecek, İstanbul Boğazı su sporları merkezi olacak. Kanalla İstanbul’un 24 ilçesini içine alan Türkiye’nin en büyük adası ortaya çıkacak.” Rant için ellerini ovuşturanlar için güzel haber ama İstanbul şehri ve iki yakayı birbirine bağlayan nice tarihi olan bir boğaz için ihanet değil midir?
Sürekli Anadolu’dan göç alan İstanbul şehrine yatırım yapmak yerine biraz Anadolu’ya, tarım ve hayvancılığına, sanayi alanında yatırım yapmak daha doğru bir karar olsa gerek. Hal böyle iken İstanbul’un nüfus olarak daha da kalabalıklaşmasının Türkiye’nin geleceği için tehlikeli olduğuna inananlardanım. Ve gitgide yaşanabilir yer olmaktan çıkacağı şüphesindeyim.
Projenin en önemli gerekçelerinden birisi olarak sunulan, “İstanbul Boğazında tehlike yaratan gemilerin bu kanaldan geçirileceği” iddiası kamuoyunu aldatmaya yönelik büyük bir yalandır. Çünkü: 20 Temmuz 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesinin;
1. Maddesine göre Boğazlardan geçiş ve seyir serbesti kabul edilmiştir.
2. Maddesinde ise ticari gemilerin “barış zamanında, sancak ve hamuleleri ne olursa olsun, gündüz ve gece, 3’ncü maddenin hükümleri (sağlık ile ilgili hususlar) saklı kalmak üzere, hiç bir merasime tabi olmadan Boğazlardan geçiş ve tam serbestine sahip olacaklardır” denmektedir
Bu maddelere bakılarak, Uluslararası Montrö Boğazlar Sözleşmesine göre, İstanbul ve Çanakkale Boğazları serbest su yollarıdır ve buralardaki deniz ulaşımı hakkında Türkiye Devleti hiçbir yasal kısıtlama yapamaz, İstanbul Boğazından geçecek gemileri Kanal İstanbul’dan geçmeye zorlayamaz.
Bu nedenle, “serbest su yolu” olan Çanakkale ve İstanbul boğazlarından herhangi bir ücret ödemeden geçen gemileri, iddia edildiğinin aksine, ücret mukabili ile Kanal İstanbul’dan geçirmek mümkün olmayacağı için açılacak olan kanal herhangi bir gelir sağlamayacaktır. Kısaca yeni rant yolları elde etme uğruna uydurulmuş ve halk bunları bilmeyeceği varsayılarak yutturulmaya çalışılıyor.
Her ne kadar taraflı medya sürekli olumlu yönlerini anlatıp kazanç elde edileceğini anlatsa da saçmalığın daniskası olmaktan başka bir şey değil. İstanbul’a ihanet eden birileri bizzat kendi ağzından dile getirmiştir. Ne diyelim, hayali kazanç ve rant uğruna ihanet etmesine izin verelim de ne olacağını hep beraber bir kez daha görelim.