Suriye bağımsızlığına kavuştuğu günden bugüne askeri darbelere maruz kalmıştır. Bunlardan ilki 1949 (3x) yılında Hüsni Zaim tarafından yapılan askeri bir darbedir. Daha sonra sırası ile 1954, 1961, 1963, 1966 ve 1970 yıllarında Suriye’de askeri darbeler yapıldı. Suriye’de 8 kere askeri darbe gerçekleşti. Hüsni Zaim ile başlayan zincir 1970 yılında Hafız Esad komutasında ki darbe ile son buldu. Hafız Esad Sovyetler Birliği ile yakın ilişkiler içerisinde idi, Sovyetler Birliği de Esad’ı destekledi. Hafız Esad’ın iktidara gelmesi ile Suriye’de yönetimi baasçılar ele aldı. (Baas: Arap milliyetçiliği ve Arap sosyalizminin bir arada olması.) Hafız Esad bir daha askeri darbelerin yapılmaması, hükümetin düşürülmemesi için birçok katliama imza atmıştır. Hafız Esad 10 Haziran 2000’de öldü, ölümünün hemen ardından Suriye’nin yeni lideri Beşşar Esad seçildi. Göreve başlar iken daha 34 yaşında, genç bir lider olan Beşşar Esad Londra’da eğitim görmüştü, iktidara geldiğinde ise reformcu biri olarak tanınmıştı. Suriye’de Beşşar Esad iktidara geldikten sonra Irak ve Lübnan’da yaşanan gelişmeler, Şam yönetimini uluslararası alanda büyük bir sıkıntıya sürükledi. Esad iktidara geldiğinde halk büyük beklentiler içerisinde idi ancak demokratik reformların yapılmasını heyecan ile bekleyen halkın beklentileri boşa çıktı ve en sonunda halk oluşan düzene karşı ayaklandı.
***
2010 yılından sonra Arap dünyasında iktidar yapılanmasına karşın, halk ayaklanmaları ve yürüyüşler başladı. Bu halk ayaklanmaları kısa süre içerisinde Suriye’de de boy gösterdi. Suriye’de olan halk ayaklanmasına baktığımızda diğer, Arap ülkelerinde olan halk ayaklanmalarından oldukça farklıdır. İlk olarak 2010 yılının sonlarına doğru Mısır’da başlayan sırası ile Tunus, Libya ve Yemen’de olan halk hareketleri, bu dört ülkede iktidarın devrilmesine yol açmıştır. Arap halkları tek adam rejimlerine ve aile yönetimlerine başkaldırmış, yeni reformların yapılmasını talep etmiş ve bu doğrultuda yaşadıkları sorunların giderilmesini istemişti. Suriye halkı diğer Arap ülkeleri olan Tunus, Mısır, Libya ve Yemen’de ki halklar ile aynı şeyleri iktidardan talep ediyorlardı halk, aile mensuplarının, tek adam rejiminin yetkilerinin son bulmasını, özgürlük ve adaletin getirilmesini istiyordu.
***
Mısır’da Hüsnü Mübarek’in devrilmesi sonucunda Suriye’de bulunan iki bayan doktor, aralarında geçen telefon konuşması nedeni ile gözaltına alındı, işkence gördü, saçları kesildi. Doktorların akrabası olan 15 tane çocuk da Dera şehrinde duvarlara Arap dünyasında bilinen bir slogan olan “Halk, düzenin yıkılmasını istiyor” sloganı yazmaları üzerine gözaltına alındı, işkenceler gördü. Bunun üzerine Dera’nın önde gelenleri çocuklarının serbest bırakılması için Dera’da bulunan yetkiliye gittiler. Yetkilinin hakaretlerde bulunması üzerine “Bu kez, belki yardımcı olur düşüncesiyle Dera Valisi Faysal Kelsüm’e çıkıyorlar. Faysal Kelsüm de Deraa’nın önde gelenlerinden oluşan heyeti aşağılıyor ve makamından kovuyor. Hakarete uğrayan öfkeli halk valiyi Cuma namazının ardından darp ediyor. Bunun üzerine valinin korumaları halkın üzerine ateş açıyor ve iki kişi olay yerinde, ağır yaralanan iki kişi de hastanede hayatını kaybediyor. Daha sonra halk El-Ömeri Camii’ne sığınıyor. Camiyi basan güvenlik güçleri katliam yapıyor.” (bknz: http://suriyedevrimi.com/derada-olaylar-nasil-basladi/. ) Suriye’de Esad rejimine karşı halk ayaklanmaları ve eylemlerin başlaması üzerine ilk gösteriler, Dera şehrinde başlamıştır. Dera şehrinde yaşayanların büyük bir çoğunluğu Ehl-i Beyt torunlarıdır. Suriye’de ilk gösteriler Ocak ayının sonlarına doğru başladı. Dera şehrinde bulunan aşiretler de bu gösterilerde büyük rol oynadı. Dera şehrinde başlayan yürüyüşleri baas rejiminin de şiddetle bastırması sonucu, kısa süre içerisinde gösteri ve yürüyüşler Suriye’nin başka şehirlerine de sıçramıştır. Suriye’de gösteri ve yürüyüşler bölgeyi kısa zaman içerisinde etkisi altına almış. Baas rejimi de halk hareketini bastırmak amacı ile halka ateş açmıştır. Suriye’de halk öncelikle Esad’ın reform yapmasını istemektedir. “7 Nisan tarihine kadar demokratik reformların yapılmasını, siyasi tutukluların salıverilmesini, insan haklarının tanınmasını, olağanüstü halin kaldırılmasını ve yolsuzlukla mücadele edilmesini talep eden göstericiler bu tarihten sonra isteklerini değiştirdiler. 8 Nisan’da 10 şehirde yapılan gösterilerde Esad Rejiminin son bulması talep edildi. 22 Nisan’da gösteriler 20 şehre yayıldı. 25 Nisan tarihinde Suriye Ordusu ağır silahlarla kırsal alanlara yönelik bir askeri operasyon başlattı. Mayıs ayının sonuna gelindiğinde 1000’den fazla sivil ve 150’den fazla güvenlik örgütü mensubu hayatını kaybetmişti. Silahlı ayaklanma 2011 yılının sonunda Türkiye sınırındaki Idlib eyaletine bağlı bir şehirde başladı. Cenazelerini defnetmekte olan yaşlı protestocular kamu binalarını ateşe vererek 8 emniyet mensubunu öldürdüler ve bir karakolu basarak buradaki silahlara el koydular. Hükümet güçleri protestoculara ateşle karşılık vermeye başladı. Temmuz ayı sonra ererken 1600 sivil öldürülmüş, 500’den fazla güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş ve 13.000’den fazla insan gösteriler nedeniyle tutuklanmıştı” (bknz: https://onedio.com/haber/maddede-suriye-ic-savasi-385486)
***
Esad, bütün bu ayaklanma ve eylemlerden sonra bazı reformları yapmaya karar verdi. 2011 Mart ayının sonlarına doğru Suriye’de bulunan hükümet istifa etti, yeni bir hükümet kuruldu. Halkın taleplerinin en başında 8 Mart 1963 yılından beri ülkede uygulanan olağanüstü halin kaldırılması idi, yeni kurulan hükümet ile de birlikte 48 yıldır uygulanan olağanüstü hal kaldırıldı, Suriye’de kimliği olmayan bir bölüm Kürt’e kimlik verildi ve 2012 yılında yeni hazırlanan anayasayı referanduma götürdüler halkın istediği yeni reformlar yapılmaya başlanmıştı.. Esad rejimi yasal çerçevede yaptığı bu reformları hayata geçirememesi, eylemleri şiddet ile bastırmaya devam etmesi sonucu yürüyüşler devam etmiştir.
Suriye’de halk ayaklanmaları diğer Arap ülkelerinde olan halk ayaklanmalarından oldukça farklıdır. Suriye’de halk ayaklanmalarına, Suriye’de bulunan birçok grubun katılması ile ayaklanma bir iç savaşa dönüşmüş ve bu durum çözülemeyince bu süreci çözmek için bazı devletler müdahalede bulunmuş, süreci daha kötü yerlere getirmişlerdir. Son 6 yıla baktığımızda çıkan çatışmalarda binlerce insanın hayatını kaybetti, milyonlarca insan ise evlerinden ayrılmak zorunda kaldı.
