"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Kitap

Rehabilitasyon Ve Saygı (Ben bir cinayet işledim yazısının devamı)

“Ben bir cinayet işledim yazısının devamı”
…Oysa hukuk kitapları öyle dememişti. Para güç değildi, hukuk en üstün güçtü. Öğretilerinin ne derece doğru olduğunu düşünemedi. Evinin önüne özel bir araçla bırakılmıştı. Kapıya yöneldi, anahtarla kapıyı açmaya çalıştı sonrasında vazgeçti. Yürüdü… yürüdü… yürüdü… sonra ağladı. Yere yığıldı, tenha bir yerdeydi. Hiç kimsenin sesini duyamayacağı ve nefesine koşamayacağı bir yerdi burası. Diastolik kan basıncı ile sistolik kan basıncı raydan çıktı. Bir hipertansiyon atağının sonrasına bıraktı son nefesini. Hayatımız bir akut solunum yetmezliğinde ve mağrur bir güneş batışına esirdi. Yerde yatan bir ceset ve ölümlü bir insan. Oysa yaşayan kavramlardı, saygı gibi….

Yorumlar kapalı

Yorgunluk…

Yıl 2020’yi gösterirken elime aldığım kalemi kağıdı bir kenara bıraktım. Evet çok ama çok yorulmuştum, 2 yıldan fazladır yazdığım yazıların beni/bizi çürütmeye başlaması 1 yıl sonrasında gerçekleşti ama ben farkında değildim ve hala yazıyordum. Kendimle konuşmaya başlayınca… Evet sevgili, okur diyerek cümleye başladım ve son yazımı yazma kararı aldım. Döneminin…

Yorumlar kapalı

Osmanlı’da “Yaprak Dökümü”

Bizsiz bize yetmezdi güçleri Bizimle güçlenerek yettiler bize… Bugünlerde televizyon ekranlarında tekrarına denk geldiğim ‘‘Yaprak Dökümü’’ dizisinden bahsetmek istiyorum. R. Nuri Güntekin’in eşsiz romanından esinlenerek çekilen dizi, ülkemizde yoğun ilgi görmüştü. Öyle ki yıllar sonra yayınlanan tekrarları bile milletimiz tarafından hala teveccühle karşılanıyor. Bense sizlerle gerçek ‘‘Yaprak Dökümü’’ manzarasını paylaşmak…

Yorumlar kapalı

Diyanetin Atatürk’süz Hutbesi

Bilindiği üzere geçtiğimiz hafta 30 Ağustos Zafer Bayramı cuma gününe denk gelmesi nedeniyle Diyanet İşler Başkanlığı cuma hutbesini, bu büyük zaferimizi anlatmak üzerine yazmış ve tüm camilere göndermişti. Cami imamlarımız son derece güçlü hitaplarla bu coşkuyu anlatırlarken bu zaferin kazanılmasında en önemli pay sahibi ve düşmanın yurttan nasıl atılacağı konusunda…

Yorumlar kapalı

Yeni parti gerekli mi?

Türkiye’de kafası esen, canı sıkılan, partisine küsen, kendisinden başka doğru görmeyen, velhasıl şartları tutan, isteyen herkes parti kurabiliyor. Yanlış anlaşılmasın partiye karşı değilim ancak ne var ki tüzüklerini incelediğimizde birbirinin fotokopilerini alıp çoğaltmışlar dersek abartmış olmayız. Araya bir iki süslü cümle yerleştirip yeni diye sunmak argo tabirle “anasını boyayıp babasına…

Yorumlar kapalı

Bir kitap iki sınav mağdurunun ışığında bir insan neden intihar eder?

Malumunuz fazlasıyla gergin ve istemeyen olaylara gebe olan toplumsal yaşayışımız söz konusu. Geçenlerde bilenleriniz bilir KPSS sınavında kendi alanında dördüncü olan genç arkadaşımız intihar etti. Aynı şekilde kendi alanında aynı sınavdan birinci olan ve elenen bu ülkenin yurttaşı neden elendiğini bilmediğini ifade etmekle yetinmişti. Sınav dördüncüsü intihar ederken sınav birincisi…

Yorumlar kapalı

İlkel despotluk

  Kraliçe Elizabeth İngiltere’nin 15 ve 16 yüzyıllarında en heybetli yöneticidir, buna rağmen bencil ve övülmeye muhtaç olduğunu bilen hisseden kraliçedir. Kırk yıla yakın hizmet verip hayattan son nefesi alıp vermiştir. Bana göre o tarihten bu tarihe tekerrür eden çok şey söz konusu. Yalnız parantez açalım zaman ve mekan kavramı…

Yorumlar kapalı

Hani biz kardeşiz ya…

  Anayasanın bilmem kaçıncı maddesinin kaçıncı fıkrası gereğince diye başlamak saçma. İnsan Hakları bildirgesinde yazılı olan şu veya bu kararlar demek daha büyük saçmalık. O zaman ne diyeceğim, yani ne anlatırsam anlamlı olur? Baştan alalım, kardeşlik nasıl bir şey kan bağı olmadan içten gelenini soruyorum. Mesela kardeşiniz olarak gördüğünüz A…

Yorumlar kapalı

Ağla sevgili yurdum ağla…

Tekerlekler yine dönüyor, bu sefer hedefim memleket. Bir aylık süreci geçen iş arayışında bu sefer emekçi olamadım. Nasip, diyerek memleketin yolunu tutuyorum. Sessiz sedasız ve mahcup bir şekilde, hem de utanarak. Çalışmamak, çalışamamak ne olursa olsun utanç olmalı… Yirmi yıllık bir ömür, daha çok gencim bu yaşta çalışmalıyım. En önemlisi…

Yorumlar kapalı

İnsanlar, insanlar, bana ne insanlardan!

İnsanlar, insanlar, bana ne insanlardan! (Stefan Zweig – Mecburiyet)   Düşünüyorum; Bir daha beni hatırlamayacak insanlardan bana ne! Bir kez daha konuşmayacağım insanlardan bana ne! Belki de son kez gittiğim bir mahallenin köşesindeki bakkalın sert tavırlarından bana ne!  Marketteki kasiyerin hesap yapamamasından oluşan kuyruktaki her biri canavarlaşan insanlardan bana ne! Otobüsteki…

Yorumlar kapalı