"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kategori: Çevre

Darbeler-2

Bir önceki yazımda (Darbeler-1 – Bknz: http://fikirkazani.com/2017/12/03/darbeler-1/ ) darbelerden kısaca bahsetmiştim ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yaşanan iki büyük darbeyi Sultan Abdülaziz Han’ın ve II. Abdülhamit Han’ın düşürülmesini yazmıştım. Bu yazımda ise (Darbeler-2) Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız darbeler ve muhtıraların ne olduğu ve etkilerini yazdım.   27 Mayıs Darbesi Askerî darbe…

Yorumlar kapalı

Demokrasi Kültürü

Sözcük anlamı bakımından ‘halk yönetimi’ anlamı taşıyan demokrasi, tanım olarak ‘Halkın egemenliğine dayalı yönetim biçimidir.’ Tanım ve kavram olarak ‘demokrasi’ kapsayıcı bir tanım olmasından ötürü ‘demokrasi’ kavramı ile ilgili birçok tanım yapmak mümkündür. Demokrasiyi sadece ‘yönetim şekli’ olarak ele almak yanlış olacaktır çünkü demokrasi toplumsal barış için toplumun her zamanında…

Yorumlar kapalı

Deprem, Türkiye ve İran

Geçtiğimiz pazar günü Irak Kürdistan’ının Süleymaniye kentinde 7.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Bağdat, Kerkük ve Erbil’de deprem şiddetli hissedildi. Irak ve İran sınırında hissedilen deprem ülkemizin ise Güney Anadolu Bölgesi’nde hissedildi. Diyarbakır, Mardin, Hakkari, Gaziantep başta olmak üzere Güney Anadolu’da birçok şehirde deprem hissedildi. Deprem en çok İran’ı etkiledi özellikle…

Yorumlar kapalı

Ercan Fazla Yüksel’miş!

Öncelikle 10 Kasım münasebetiyle Gazi M. Kemal ATATÜRK’ü anıyor, küçülerek büyüyen bir ülke olan Türkiye için yaptıklarından ötürü şükranlarımı sunuyorum. Hasta yatağındayken, kendisini ‘‘tedavi’’ etmeye çalışan doktora vermiş olduğu ÖKE (Özgürlük, Kardeşlik, Eşitlik) soyadı ile bizlere iletmek istediği mesajı tüm ruhumuzla idrak edebilmemizi temenni ediyorum. Bildiğiniz üzere Diyarbakır Büyükşehir Belediye…

Yorumlar kapalı

Eğitilemeyen eğitim sistemi

Uzun bir aradan sonra göz açıp kapayana kadar geçti onca zaman. Geride bıraktıklarımızın özlemi dışında bir sıkıntımız yok çok şükür. Çocuklar yeni okullarına, biz yeni memleketimize alışmaya başladık. Alışmaya çalıştığımız en önemli konulardan biri de Türkiye’deki eğitim sistemi. Daha doğrusu oturtulamamış eğitim düzeni…

Uzun okul saatleri ve sonrasında kurslar, en tuhafı ise cumartesi okulun olması. Sanki bunlar 9-10 yaşlarında çocuk değil de yarışmalara hazırlanan yarış atları. O kurs senin, bu sınav benim koşturup duruyorlar. 5. Sınıfa giden bir çocuğun, özellikle vurguluyorum “bir çocuğun” akşam eve gelmesi saat beşi buluyor. Ve ödevdi, test kitaplarıydı derken yatağa zor düşüyor, hayatından koca bir gün eksiliyor.

Anlayamadığım şey ise, bu yaştaki çocuklar ne zaman sokağa çıkıp saklambaç oynayacak? Ne zaman bahçedeki kediyi sevip, arkadaşlarıyla top koşturacak? Küçücük çocukları okuldan soğutmak için her önlem alınmış mı dersiniz?

“Bu kadar uzun okul saatleri ve neden hafta sonu okul var?” diye sorduğum zaman ise cevaplar hep aynı: “Müfredata yetişemiyoruz” diyor yetkililer. Buradan Millî Eğitim Bakanlığı’na seslenmek istiyorum: Bu nasıl bir müfredatt ki, bu yaştaki çocuklara zaman bırakılmıyor?

Oysa bizler böylemi büyüdük? Okuldan gelir gelmez atardık kendimizi sokağa. Yağ satardık, bal satardık ama “Çok dersim var!” Diye ağlamazdık. Yakan top oynar, saklambaç oynar “Haftaya deneme sınavı var” diye strese girmezdik. Cumartesi okula değil, şehire kurulan panayırlara ve pikniklere giderdik. “Yarın okul var” diye sıkıntıdan uykumuz kaçmaz, aksine önlüklerimiz baş ucumuzda yatardık… Biz okulu, okul da bizi severdi inanın!

9-10 yaşlarında “Hangi okula puanım yetip girebiliriz?” diye değil, “Öğretmenin gözüne nasıl girebiliriz?” diye düşünürdük.

O yaşta sırtımıza dağlar kadar yük yüklenmezdi bizim. İçi kitap dolu çanta ağırlıktan belimizi bükmezdi taşırken. Çünkü biz çocuktuk, tek derdimiz sarı saçlı bebekler, siyah beyaz lastik toplardı. Sahi ne yaptınız bu çocuklara böyle? Onların elinden çocukluklarını aldığınız için mutlu musunuz? Çocuklarınız mutlu mu?

İşin komik tarafı ise aileler gayet memnun hayatlarından. Aman boş zamanları kalmasın da başları ağrımasın diye, o ders senin, bu kurs benim sürüklüyorlar çocukları. Edebiyatı, matematiği tamam da çocuk olmayı ne zaman öğrenecekler? Hayvanları sevmeyi, doğayı korumayı, merhametli olmayı kitaplardan mı okuyacak bu çocuklar? İnsan olabilmeyi hangi kitapta bulacaklar?

Yapmayın! Bu yaştaki çocuklarınıza bunu yapmayın! Almayın ellerinden çocukluklarını, kimsenin de almasına izin vermeyin! Bırakın çocuk olsunlar, tıpkı gerektiği gibi… Bu anlayamadığım müfredatlarınızı lütfen daha iyi gözden geçirin. Ne yaparsanız yapın ama çocukların çocuk olmalarını engellemeyin!..

O koşuşturmalarda ne çocukluklar, ne çocuklar kayboluyor farkında mısınız? Her yaşın ayrı güzelliği vardır. Bu yaştaki çocukların tek derdi ders olmamalı, alacağı notun hesabı olmamalı!..

Bunları şikâyet olsun diye yazmıyorum. Aksine unuttuğunuz çocukları hatırlamanız için yazıyorum. Şimdi diyeceksiniz ki: “Bütün bunlar, onların iyiliği ve geleceği için.” Hayır, bütün bunlar sizin olmasını istediğiniz çocuk modeli için.

Onlara sormadan, yaşadıkları masal dünyalarından koparıp, hayallerini ve oyunlarını ellerinden almak mı gelecek hazırlamak? Kim olduk biz böyle? Hani yüreklerde yaşayan bir çocuksa

Yorumlar kapalı

Vaveyla…

Merhaba değerli okurlar; Bugün, yakın zamanda yaşadığım bir durumu konu edinmek istedim. Durum şu ki; Eminim sizin de “Yıllar oldu görüşmeyeli.” dediğiniz birileri vardır hayatınızda mutlaka. Hani böyle “Yıllar oldu görüşmeyeli hatta şimdi yolda görsem tanımam.” dediğimiz, bu şahıslar var ya işte tam da onlardan bahsediyorum. Kendileri bu kadar senedir…

Yorumlar kapalı

Gelin Canlar ”Bir” Olalım

Bildiğiniz üzere bugüne kadar olan yazılarımın temelinde, özelde ülkemizin, genel anlamda ise ümmetin felahı için tek şiar olarak yekvücut olunması gerektiğini işlemeye çalıştım. Bu karanlıklardan ancak birbirimize tutunarak çıkılacağını, batı aklı tarafından cetvelle çizilen sınırların bizleri ayıramayacağını defalarca dile getirdim. İslam âlemi üzerindeki zifiri karanlığın, üzerimize serpilen ölü toprağının ancak…

Yorumlar kapalı

IKBY Referandumu ve Barzani

Irak’ta Saddam Hüseyin rejimini deviren ABD işgali sonrası ülkenin yeni Anayasası 2005 yılında kabul edildiğinde, Kerkük ve diğer “tartışmalı” bölgelerin akıbeti 31 Aralık 2007 tarihine kadar yapılacak bir referanduma bırakılmış, ancak söz konusu referandum bir türlü yapılmamıştı. Denge ve zemin oluşmasını bekleyen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY),  yıllar sonra bağımsızlık…

Yorumlar kapalı

Neler Oluyor Bize?

Geçmişten bu yana, Türkiye’de ne zaman ortalık karıştırılmaya çalışılsa, ya laiklik ya din elden gidiyor diye bir heyula ortada dolaştırılır. Bu kimi zaman Kubilay’ı şehit eden bir meczup tarafından gerçekleştirilir, kimi zaman başörtüsü ile sorunu olan bir ‘‘sapık’’ tarafından. Kimi zaman da milletin giyim tarzına müdahaleyi kendine görev edinmiş bir…

Yorumlar kapalı

Uzun Bir Aradan Sonra

Yazımın başlığında belirttiğim üzere, uzun bir aradan sonra tekrar buralardayım. Ama uzun mu uzun bir araydı benim için. Aslında dönüşümde ne yazacağımı buralardan ilk kapanışı yaptığımda düşünmeye başlamıştım. Acaba tatilimden mi bahsetsem? yoksa okuyup dinlediklerimden mi? Öncelikle sizleri çok çok özlediğimi bilmeniz gerekiyor, yani buradan giderken bir o kadar duygusal…

Yorumlar kapalı