"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yazar: Osman Erdoğan

1986 yılında Diyarbakır'da doğan Osman Erdoğan halen Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet okullarında sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Bir süre Silvan Mezopotamya gazetesinde hikaye yazarlığı yaptıktan sonra, fikirkazani. com isimli İnternet sitesinde öykü yazmaya devam etti. An'da Anlık Hikayeler isimli ilk öykü kitabı 2018 yılında yayınlanan Osman Erdoğan Kendisini okur yazar bir öğretmen olarak tanımlıyor. Osman Erdoğan evli ve iki kız çocuğu babasıdır.

Eserleri:

An'da Anlık Hikayeler

Altı Gün

YÖRÜNGE

Elinde tuttuğu araba anahtarının üstünde parıldayan amblem gözünü alınca, başını kaldırıp, gökyüzüne döndürdü bakışını. Milyonlarca kilometre öteden gözlerini kamaştıran Güneş; bütün canlılara yaşam kaynağı olurken, birileri onların canını okuyordu. Kesintisiz bir şekilde işleyen dünya makinesine çomak sokan elitler, hem akışı bozuyor hem de canlıların yaşam alanlarını daraltıyorlardı. Sevgisizlik, insanların yeni…

Yorumlar kapalı

Göz Göre Göre

Artıyordu. Durmadan artıyordu. Hiçbir şey olmamışçasına durup dururken öylece artıyordu. Yapması gereken işleri yaparken, yaptıkları anları insanların gözüne sokmak için yanında fotoğrafçı gezdirenler durmadan artıyordu. Sahne ışıkları gözlerimi alıyordu. Seyirciler kimi izlemek için buradalar? Ben garip bir vatandaşım. O da ne? Bir elma ağacı etrafındakilere bağırıyor: “En iyi ve en…

Yorumlar kapalı

Fazlası Zarar

Üstünde oturduğu rahatsız koltuğun, bir ayağı önceki sene kırılmıştı. Kocası, eve tamirci çağırmanın maliyetinin fazla olacağını, o para ile en az bir kilo kıyma alarak üç ya da beş etli yemek yiyebileceklerini söylemişti. Baba yadigârı aletlerini doldurduğu bez torbasını kaparak koltuğun başında bitmişti. Koltuğu birlikte ters çevirmişler ve hummalı bir…

Yorumlar kapalı

Eba- ba

Elinde tuttuğu eski model cep telefonunun tuşları arasında gezinen parmaklarına takıldı gözleri; parmakları, üç ile beşin hesabını yaparken aklı, son ödeme tarihi geçmiş elektrik faturasının satırları arasında neyi niye ödediğini zihninde uygun olabilecek bir yere oturtma gayretindeydi. Cep telefonunu elinde döndürürken, kızının akşamki hali geldi gözlerinin önüne “Baba!” demişti, “Baba…

Yorumlar kapalı

İnsanlar Tanıdım

İnsanlar tanıdım. Dedi şair Küçücük koltukları gözünde kocaman yapan. “Tanıyamazsın” dedi Arif; Kolay değildir tanıması insanları, sen iyisi mi kocaman sandığı koltuktan düşene bir bak. Koltuğa oturmak için sürekli yarışan insanlar tanıdım diye sürdürdü şair. Yarışı kazanmak için yola çıkanların, ardında kalanlara bakacak gücü yoktur dedi Arif. Bir  perde açılsa…

Yorumlar kapalı

Bayram

Bugün bayram ama ben artık çocuk değilim. Bayramı hissedemiyorum, çünkü bayramın bazı olmazsa olmazları var. Yeni kıyafet, bayram şekeri, bayramlaşma, bayram namazı, bayramına göre kurban ve çocuk olmak. Bir zamanlar ben de çocuktum. Uykunun tatlı mahmurluğunu henüz üstümden atamamıştım.Gözlerimden uyku damlıyordu. Buna rağmen bayram sabahına uyanmak çok heyecan verici bir…

Yorumlar kapalı

Kadın

Üzerinde yeşil hırkasıyla  köşedeki yer minderinde oturmaktaydı kadın. Cebinde sakladığı şekerleriin, çikolataların sonu hiçbir zaman gelmezdi. Gönlündeki sevginin yeryüzünü kuşatacak kadar çok olduğu söylenirdi. Ördüğü patiklerin ve sevgiyle dokuduğu kazakların rengi solsada en çok sevilenler onlar idi. Yıllarca saklanacak nadide birer hatıraydı onlar. Mutfağa çok fazla giremezse de  en çok…

Yorumlar kapalı

Ben Kimim?

Salıdan sonraki gün ne olabilir? Beynimden gelen sinyaller, karşımda beliren surat, yalnızlığın hazin bilmecesi, televizyondan kulağıma çalınan korku dolu kadın çığlıkları, telefonumun ekranındaki onlarca cevapsız arama, okunmamış yüzlerce mesaj… Ben kimim Tanrı aşkına? Yüzümdeki korku, içimdeki korkunun bine bölünmüş hali, siz beni aklım yerindeyken görecektiniz. Sahi benim aklım yerindeyken ben…

Yorumlar kapalı

Kızıl Saçlı Kadın

Saklandığı yerden çıkmak için can atıyordu. İçinde bulunduğu dolap yıllardır biriktirdiği nem ve küf kokusunu bir anda yüzüne boca etmişti. Kapı tutamaçının vidası için açılmış küçücük delikten boyası kalkmış, yer yer çatlamış  duvarın, küçücük bir bölümünü görüyordu. Ara sıra görüş alanına giren sakallı adam belli ki odayı bir baştan bir…

Yorumlar kapalı

Fuad Edip BAKSI

Üstüne çektiği yorganın altında üşümekten bir hayli yorgun düşen bedeni kendini uykunun tatlı sarhoşluğuna bırakınca, ruhu yeni bir seyrülsefere daldı. Zorlu, dikenli yollardan geçerek ulaştığı çıkış kapısı dev kayalar ile kaplıydı. Açmak için tüm gücünü harcamasına rağmen kayadan bir toz koparmayı bile başaramamıştı. Edip çaresizliğin verdiği usançla kayaların dibine çöküp…

Yorumlar kapalı