"Enter"a basıp içeriğe geçin

ZEHRA

Sabahın ayazında elinde sakız kutusu,

Fırından yeni çıkmış simidin taze kokusu,

Gözleri mahmur yeni uyanmış anlaşılan,

Yeni çıkmış derme çatma barakalarından.

Çok olmamış aslında babaları öleli,

Fakat insanlık ölmüş asırlardan beri,

Zehra’nın hayatı bir insanlık trajedisi,

Abi bir sakız… Abla bir sakız…

Israrına bakan dilenci misin diye kızar.

Bağlasan o barakaya,

Aç susuz bekes,

Bir anne, bir kaç kardeş

Soğuktan tir tir titrerken bedeni,

Açlıktan kıvranmakta midesi,

Bir el uzatanı yok.

Yok işte kimsesi.

Kimsesizlerin kimsesinden gayri, yok kimsesi.

Küçük Zehra’nın hayat hikayesi,

Sabahın ayazında elinde sakız kutusu,

Uykusunu böler midesini boşluğu.

Ah be abla al işte bir sakız ne olur!

Abi bir sakız … Ne olur!

Abla da haklı bir sokak dolusu Zehra,

Bu sokaklarda ayazda,

Kaç tanesi Zehra ile aynı durumda.

Ne olur ki aldığım bir sakızdan?

Kurtarmaz belki barakadan ama

Üç sakız eder bir ekmek parası,

Akşam  Zehra’ya düşer birkaç parçası.

Yok be dostlar hepsi hikaye,

Siz yine yürüyün bildiğiniz şekilde.

Sevgi yoksunu bu memlekette.

Bin tahtına dön dünyada.

Cebinin cimriliğini taşı ruhuna,

Sabahın ayazında sevgi yoksunu olarak çıkınca sokağa,

Sakız… Sakız… Diye bağırınca etrafa,

Anlayacaksın Zehra’nın kahrını ve bu hikayenin aslını.

(17/11/2006)