"Enter"a basıp içeriğe geçin

Ozan Arif’e kulak verelim!

Türk dünyasının sevilen ve değer verilen vatansever ve milliyetçi ozanı Ozan Arif, sazı ile sözü ile sevenlerinin gönlünde taht kurmuştur. Ozan Arif, “Bu İş Tamam, Tamam Amma Velakin!..”   başlıklı şiiri ile Türkiye’nin mevcut siyasi durumunu çok güzel bir şekilde ele almıştır.

Ozan Arif, bu şiirinde 24 Haziran’da yapılacak seçimleri, bir taraftan değerlendirmiş, bir taraftan seçim sonuçları ile ilgili tahminlerde bulunmuş, bununla birlikte Türk halkına uyarıda bulunmayı da ihmal etmemiştir.

Bu iş tamam, tamam amma velâkin,

Talihleri tekrar gülerse bilmem!

Meselâ gizlice, sinsice, sakin,

Fareler sandığı delerse bilmem!..

Ozan Arif birinci dörtlükte: Türk halkının mevcut iktidara artık dur diyeceğini, herkesin bildiği tabirle “tamam” diyeceğini vurgulamaktadır. Fakat muktedirlerin seçimleri kazanmalarını biraz şansa bağlamıştır. “fare” diye tabir ettiği hırsızların yalan, yanlış usulsüzlükleri ile bu seçimi kazanma şansı olabileceği, uyarısını yapmıştır.

Kemirgenler anlar delme işinden,

Ne kurtulur kemirgenin dişinden?

Sandık delen farelerin peşinden,

Kedi trafoya dalarsa bilmem!..

Ozan Arif ikinci dörtlükte: Kemirgen olarak kast ettiği, insan kılıklı hayvanlardır. Kemirgen olarak tabir edilen fare ve faregillerin hayvan olduklarını düşünüp, akılsız olduklarını düşünmememiz gerektiği, uyarısını da yapmıştır. Bu kişiler bir taraftan hem farelik hem de kedilik de yapacaklardır. Bu iş sadece farelerle bitmeyecek, siz farelerle uğraşayım derken bir taraftan da seçim akşamı, elektrikleri bir şekilde söndürüp bu işi de kedilere yıkacaklarının uyarısını, yapmaktadır.

Aleme nizamdan bahseden diller,

Maalesef sözünün eri değiller!

Güle değil, kargalaşan bülbüller,

Boklu derelere çilerse bilmem!..

 Ozan Arif üçüncü dörtlükte: Muktedirlerin vatanseverliklerine, hamaset kokan dillerine aldanmamamız gerektiğini, bu kişilerin sözü ile davranışlarının farklı olduğunu, aslında kurusu sıkı atan birer külhanbeyi olduklarını anlatmaktadır. Bülbülün güle konduklarına aldanıp da bülbül kılıklı kargalara (yani siyasetçilere) kanmayın aslında onların pisliğe konduklarını, bataklıklara ve kirli suya bağlı yaşadıklarını anlatmaktadır. Bu tarz siyasetçilerin de kirli siyaseti sevdiklerini anlatmaktadır.

Görülmez de o oynanan oyunlar,

Önlerine uzanırsa boyunlar,

“Allah” dedi diye bazı koyunlar,

Kasap bıçağını yalarsa bilmem!..

 Ozan Arif dördüncü dörtlükte: Sorgulamayan insanı, koyuna benzetmiştir. Bu sorgulamayan kesimi de koyun sürüsüne benzetmiştir. Her söylenene inanan ve sorgulamayan insanların, özellikle “Allah” ile aldatanların sözlerine çabucak kandıklarını anlatmaktadır. Kandırılanı koyuna, kandıranı da kasaba benzetmiştir. Bu kişilerin aslında Stockholm Sendromu yaşayanlar gibi, Kasabına Aşık Koyun Sendromu yaşadıklarını anlatmaktadır.

Veya üç-beş itin ağzına bakıp,

Aynı onlar gibi tasmalar takıp,

Eğer kurtlar ulumayı bırakıp,

Gidip koyun gibi melerse bilmem!..

Ozan Arif beşinci dörtlükte: Bazı siyasetçilerin (Bahçeli) önceden eleştirdikleri siyasetçilerle (Erdoğan) hareket ettiklerini, sözlerinin ve davranışlarının benzemeye başladığını, bu kişilerin siyasi düşüncelerinden taviz verdiklerini, kendileri olmayı bırakın da çok daha vahim bir siyasi anlayışa ve çizgiye de kayabilecekleri, uyarısını yapmıştır.

Bozkurtlara mahluk diyen bedenler,

Başbuğ’um sağ iken garez güdenler,

Fikrine, zikrine küfür edenler,

Rey uğruna mezar sularsa bilmem!..

Ozan Arif altıncı dörtlükte: AKP genel başkanının (Erdoğan), MHP’nin merhum lideri Alparslan Türkeş hayattayken ona kin ve düşmanlık beslediğini, onun fikirlerine ve sembollerine laf ettiğini, fakat siyasi hesaplar adına onun partisi olan MHP’ye yakın durmaya çalıştığını, ülkücü camiaya şirin ve dost görünmeye çalıştığını vurgulamaktadır.

Derinden geliyor dalga derinden,

Alayını oynatacak yerinden!

Birileri sonuç listelerinden,

Muhalif oyları silerse bilmem!..

Ozan Arif yedinci dörtlükte: Türk halkının, 24 Haziran seçimlerinde mevcut siyasi düzeni sarsabilecek bir güçle hareket edeceğini, fakat gücü elinde bulunduran iktidarın bu halk gücünü bertaraf edebilecek bir sahtekârlık yapabileceği uyarısını yapmıştır.

Artık yükseklerden inen kurulun!

Yönü alçaklara dönen kurulun!

Şu meşhur “YSK„ denen kurulun,

Yine gönlü öyle dilerse bilmem!..

Ozan Arif sekizinci dörtlükte: Halkın iradesinin sandığa yansımasına rağmen, Yüksek Seçim Kurulu, iktidarın talimatıyla, baskısıyla bir şekilde sonuçlarla oynayabileceğini anlatıyor. Seçimden sonra,  YSK’da mühürsüz oyların ve zarfların torbalara konulabileceği, torbaların değiştirilebileceği uyarısını yapmaktadır.

Hakem beyler makam korkusu kapıp,

Adaletten, haktan, hukuktan sapıp,

Eski şampiyona iltimas yapıp,

Yeniyi masada elerse bilmem!..

Ozan Arif dokuzuncu dörtlükte: Makamları işgal eden şahısların koltuk sevdası ve iktidar korkusuyla hareket edebileceklerini, böylece iktidarın lehine karar verebileceklerini anlatmaktadır. Herkesin bu konuda dikkatli olmasını, belirtmektedir.

Zordakiler kini yana koyarak!

Yeni Akit’deki sesi duyarak!..

Yusuf Ziya Kavakçı’ya uyarak,

Fetö ile namaz kılarsa bilmem!..

Ozan Arif onuncu dörtlükte: İktidarın ve şakşakçı medyasının zora düşüp tekrardan Gülen cemaatine yanaşabileceklerini anlatmaktadır. Bu dönme dolaplı kişilikli insanlardan her şeyin beklenebileceği uyarısını yapmaktadır.

Bazıları yeme içme zoruyla,

Kimisi hesaptan kaçma zoruyla,

Yine Üsküdar’ı geçme zoruyla,

Atı ahırından çalarsa bilmem!..

Ozan Arif on birinci dörtlükte: Seçim bitmeden, sandıklar sayılmadan seçim sonuçlarının manipüle edilebileceğini, önceki seçimlerde olduğu gibi dalaverelerle seçim sonucunun belirlenebileceği, uyarısını yapmaktadır.

Radar kesilmezse her seçmen radar,

Hezimeti kesin yeniden tadar!

Kesin neticeyi alana kadar,

Görevliler işi salarsa bilmem!..

Ozan Arif on ikinci dörtlükte: İktidarın seçimi kesin kaybedebileceğini, fakat seçimin başlangıcından sonuçların YSK tarafından resmi olarak açıklanacağı saate kadar seçimde görevli kişilerin görevlerini hakkıyla yapmazlarsa iktidarın bir sahtekârlığa başvurabileceğini, uyarısını yapmaktadır.

Arif der ki elde son fırsat varken,

İnşallah hiç kimse pes etmez erken!

Namussuzlar o gün her haltı yerken,

Namuslular korkup yılarsa bilmem!..

Ozan Arif on üçüncü dörtlükte: Bu seçimde herkesin elinde son fırsat olduğu, demokratik mücadeleden ve imkânlardan vazgeçilmemesi gerektiği, pes edilmediği sürece her türlü sahtekarlığa rağmen yine de seçimin kazanılabileceği, uyarısını yapmaktadır.