"Enter"a basıp içeriğe geçin

Beyaz Saray, Savaş Kabinesi mi Kuruyor?

Geçen hafta dünya medyasına son dakika haberi olarak düşen ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un görevden alındığı haberi beklediğim kadar etki uyandırmasa da aslında doğrudan Türkiye ve Afrin operasyonu ile bağlantılıydı. Öyle ki yerine CIA direktörü Mike Pompeo’un getirilmesi bu durumun en net göstergelerinden.

Bilindiği üzere Kudüs meselesi ve Arap sermayesindeki hâkimiyetini pekiştirerek, Yahudi lobisinin desteğini arkasına alan D. Trump, Suriye meselesinde de CIA ve Pentagon’un etkisine girmiş görünüyor.

Suriye ve özellikle Afrin konusunda Türkiye’yi yumuşak güçle dizginlemek isteyen Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın aksine ‘‘balyoz’’ tarzında bir hareketle sert gücün uygulanmasını arzu eden Pentagon ve CIA, bu bağlamda dış ilişkilerin başına fanatik bir isim olan M. Pompeo’yu uygun gördü. Nitekim sadece Suriye hususunda değil Kuzey Kore ve İran konularında da en ‘‘şahin’’ seslerden biri olan Pompeo ile birlikte, ABD ve dünya politikasında radikal değişimler görülebilir. Hele ki bir de boşalan CIA başkanlığına da yine ileri şahin olan Gina Haspel’in getirilmesi de göz önüne alındığında. Öyle ki bu iki ismin Irak Savaşı’ndaki uygulama ve söylemlerini şahsım adına unutmuş değilim.

Hele ki, Guantanamo Üssü’nde açlık grevinde olan mahkûmlar hakkında “Bana pek çoğu kilo almış gibi geldi” sözleri dün gibi aklımda.

Tüm bunları toparlayacak olursak ABD’de uzlaşı ve anlaşmaya yönelik değil Bush dönemini andıracak tarzda bir dış politika dairesinin kurulduğu artık net olarak görülmekte. Bilhassa Münbiç konusunda anlaşma olmasa da anlayış birliğine varılan Tillerson yerine Türkiye ve İslam âlemine yönelttiği olumsuz ifadeler ile iz bırakan eski CIA şefinin izleyeceği dış politikanın tahmin edilmesi çok zor değil. Nitekim Türk ordusunun Afrin’de kullandığı Ay Taktiği’nin bir benzerini Fransa ve Yunanistan aracılığı ile Türkiye’ye karşı uygulamaya başlayan çiçeği burnunda ABD Dışişleri Bakanı, bakalım ABD’ye neler kazandıracak. Ya da zamanında Türkiye ve Erdoğan’a yönelik asılsız tweetlerini sildiği gibi kendisini de siyaset sahnesinden mi silecek?

Göreceğiz…