"Enter"a basıp içeriğe geçin

İslamofobi ve Arakan

Arakan kelimesini zaman zaman duyarız. Kimimiz, ne/neresi olduğunu bile bilmez, kimimiz ise yapılan vahşete karşı ‘‘vah vah’’ der geçeriz.

Burma (Myanmar) sınırları içerisinde bir bölgenin adı olan Arakan, Hindiçini yarımadasında yer almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu sayesinde İslamiyet’le tanışan bu topraklar, o dönemden bu yana, tüm baskı ve zorlama politikalarına rağmen inançlarından ödün vermemişlerdir. Öyle ki, Prof. Dr. Erhan Afyoncu’nun ifadesiyle, 1912 Balkan Savaşları sırasında dahi tıpkı Hintli Müslümanlar gibi aralarında para toplayarak orduya yardım gönderen Burma’da, Milli Mücadele yıllarında ise Gazi M. Kemal Paşa’nın posterleri tüm sokaklara asılmıştır.

İşte bu Arakan’da, şu aralar yine büyük bir katliam var. Nitekim Avrupa Rohingya Konseyi sözcüsü Dr. Anita Schug’un ifadelerine göre Arakan’da son beş günde öldürülen Müslüman sayısı üç bine dayanmış durumda.

‘‘Postmodern’’ bir komünist cunta rejimi ile yönetilen Burma’da, Müslümanlara kimlik dahi verilmeyip, tüm özlük haklarından mahrum bırakma politikası güdülüyor. Bununla yetinilmediği zamanlarda ise sistemli olarak ve devlet eliyle katliam uygulanıyor.

Velhasıl, nüfusun neredeyse yüzde yetmişini oluşturan ve Budist inanışa sahip olan Rakhine etnik halkına nazaran, azınlıkta olan Müslümanlar (yaklaşık dört milyon), Burma ile Bangladeş arasındaki bir cenderede yaşam mücadelesi vermekteler.

Budist halk ve rejim güçleri tarafından kuşatılan Arakan’lı Müslümanlar’a, ivedi bir şekilde yardım edilmezse, ölü sayısının çok daha fazla olacağı tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler, Arakan’ı dünyanın en çok eziyet gören bölgelerinden biri olarak tanımlasa da, maalesef uygulamada hiçbir pozitif adım atılmıyor.

Avrupa ise kör ve sağırı oynuyor. Merak ediyorum, Charlie Hebdo saldırısında ölen 12 kişi için bir araya gelen yaklaşık 50 ülke başkanı, Arakan’da katledilen binlerce Müslüman için de bir araya gelmeyi düşünüyor mu? Ülkenin Nobel Barış ödüllü lideri Aung San Suu Kyi ise Müslümanları suçlayarak, güvenlik güçlerinin teröristler ile mücadele edildiğini ifade ediyor.

Görüldüğü gibi Burma’da sessiz ve derinden bir soykırım uygulanırken, dünya ise olup biteni seyretmekle yetiniyor. ‘‘Müslümanlar olarak biz ne yapıyoruz?’’ dediğinizi tahmin edebiliyorum. Sonuna kadar haklısınız. İslam Dünyası bu konuda ne yapıyor? Mezhep ve çıkar çatışması nedeniyle birbirlerinin kuyusunu kazmaktan başka! İslam İş Birliği Teşkilatı ne işe yarar hala anlayabilmiş değilim. Petrol, Arap şeyhlerinin kanına bu kadar mı işlemiş ki kendi kanlarının yardımına koşmaktan bu kadar acizler!

Velhasıl…

Sırf Müslüman olduğu için başı gövdesinden ayrılanlar…

Her an katledilme korkusuyla yaşayanlar…

Üzerine açlık…

Üzerine sefalet…

Aman sen de…

Kimin umurunda ki?

Öyle ya, bize dokunmayan yılan, varsın bin yaşasın.

Değil mi?

Dilsiz Şeytan olmak varken, başımızı ağrıtmak da niye…

Zulmün olduğu yerde, tarafsızlık namussuzlukmuş…

Halt etmişsin sen, Cemil Meriç…

Hele sen Akif, ne de boş yazmışsın bu dizeleri!…

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, boğarım!
Boğamazsın ki!
Hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Adam aldırmada geç git! diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu…
İrticâın şu sizin lehçede ma’nâsı bu mu?

(M. Akif Ersoy-Zulmü Alkışlayamam Şiirinden)