Bu yazım için çok düşündüm. Çok gelgitler yaşadım. Kendim bile emin olamadım yaşamın değerli olup olmaması durumuna.
Neden emin olamadım? Çünkü bu konuyu kafamda ince eleyip sık dokumadım.
Aslında her şekilde çözüme kavuşturulacak bir durum. Ama bu durumu sağlıklı düşünmek için, önce kendi sağlığımızı bir elekten geçirmemiz gerek. Gelelim konumuzun ince detaylarına. Yaşam değerli midir? Evet, bu soru birçoğumuz için, tek ve soyut bir cevap olan “evet“ şıkkını doğuruyor. Ama hayat nasıl yaşanırsa eğlenceli ve değerli olur, nasıl yaşanırsa zindana dönüşür? Bu denemede onu dile getirmeye çalışacağım. Öncelikle bir insan yaşamını, hayatını değerli kılmak istiyorsa aklında hiçbir soru işareti kalmadan yaşayacak hayatını, çünkü soru işaretleri ile yaşamak bir insan için hiç kolay olmamıştır ve olmayacaktır. Tabiri caizse bu sorular ile hayatımızı yaşamak bizim için bir beyin tırmalama antrenmanına dönüşür. Bu antrenmandan kastımız, sürekli bir şeyleri düşünmek, insanlara olduğundan fazla değer vermek, verdiğin bu değeri olabildiğince almamak, bazı konulara fazlasıyla takılmaktır. Belirli bir süreden sonra bu bizde asosyallik yaratır, Yaratır mı? size soruyorum bunun cevabını kişi kendi versin. Benim fikrimce veya benim üzerimde yaratır diyelim. Neden yaratır? Çünkü artık hiçbir şey üzerine düşünmemeye başlar, hayatımızı tek bir noktada toplarız. Bu nokta “ev” olur tabi ki. Her şeyin başlangıcı olan sıcacık bir yuva, dertleriniz ile adeta bir kodese dönüşüverir. Yaşam aslında kişinin hayatına göre değerlenir veya başta dediğimiz gibi zindana dönüşür. Elbette Allah bize bir ömür vermiş ve muhteşem detaylar ile bizi yaratmıştır. En önemli farkıdır insanoğlunun düşünmesi, tartması, ölçmesi, biçmesi. Bu özelliklerimizi, değerlenişimizi düşünürsek hayatımızı en önemli ve en güzel şekilde yaşarız. Hiç unutmam hep büyümek isterdim küçükken, annem bana “Büyüdüğünde göreceğim oğlum, nasıl dertler birikince çocukluğuna dönmek isteyeceksin” derdi. Annemin sözüne geldim diyebilirim. Ama ne olursa olsun yaşamı değerli kılacak, güzelleştirecek olan sizsiniz. Hayatınızda ufacık üzüntülere, ufacık detaylara, haftalarca takılıp kalmayın, onu en minik hasarlarla atlamaya çalışın. Son olarak en önemlisi, bu ufacık olaylar için ne kalp kırın, ne kalbinizin kırılmasına izin verin. Unutmayın, hayat sizin hayatınız.
Günün Sözü
Başka gezengenlerde de hayat var mı diye merak ederiz,sanki bu gezegende düzgün yaşamayı becerebilmişiz gibi.
Aldous Huxley
1997 yılının Ekim 7 günü dünyaya gelmiş minicik bir bebektim. Eğlenceli yıllardan geçerek ilkokul yıllarına geldim. 7. sınıfa kadar Ataşehir Ali İhsan Hayırlıoğlu İlköğretim Okulu, son 2 yılımı ise Feneryolu Mustafa Aykın İlköğretim Okulun’da tamamladım. Sınavları başarı ile tamamlayıp lise hayatına atıldığımı söyleyemeyeceğim. Herkes gibi orta derecede bir sınav ile Erenköy İntaş Lisesinde öğrenimimi gördüm. Tabi ki liseye giriş sınavım çok iyi olmasa da, lise hayatım başarılı geçti. İlköğretim dönemimden bu yana oynadığım amatör futboldan dolayı spor hayatına yöneldim. Üniversitede bu bölümü okumak istedim fakat nasibimde Üsküdar Üniversitesinde İletişim Fakültesi okumak varmış. 2016 yılında büyük bir korku ile başladığım bu fakültede gerek çalışmalar, gerek projelerle uzun bir yol katederek ilerlediğimi ve bir nebzede olsa korkumu yendiğime inanıyorum. Bloglar, siteler, reklam filmleri,reklamcılık,haber spikerliği, gazetecilik gibi her alanda kendimi birazda olsa geliştirmek istiyorum ve bunun için daha fazla emek ve zaman harcayarak ilerliyorum. İlk adımımı atmaya Qoshe sitesinin Fikir Kazanı kısmında köşe yazılarımı profesyonel olarak yayınlayarak başladım, çeşitli senaryo deneyimlerinde bulunduk arkadaşlarımızla birlikte, haber spikerliği yapıp reji kısmında da bulundum. Kısaca hayatımı özetlemek gerekirse bu olaylar ve yaşanmışlıklar zincirinden ibarettir. Bu site ile birlikte güzel şeyler yapabileceğimize eminim.